emzirmek her şartta güzel..

31 Ekim 2013 Perşembe

Menactra menenjit aşısı

Hepimizin doğumdan itibaren bebelerimize yaptırdığımız zorunlu aşılar var,karma,hepatit ,menenjit,pnomokok(bu da bir tür menejit için) vs. Bunları hepimiz biliyoruz ve zamanı geldiğinde yaptırıyoruz,amacımız cocuklarımızı,salgın,bulaşıcı,tahribat verici hastalıklardan korumak. 

Bende ada ve arasın aşı takvimini ciddi anamda titizlikle  takip ediyorum,tabii birde zorunlu olmayan anne-babanın isteğine kalmış aşılar var,misal,grip aşısı. Çoğu insan grip aşısı olunca daha cabuk hasta olduğunu iddia etsede,ben yıllardır yaptırırım ve diğer zamanlara nazaran daha kolay atlattığıma inanırım,tabiiki koruyuculuğu %50!

Geçen sene adaya da yaptrdım,2yaşındayken  ve nezle olduysa da ciddi  bir grip durumu yaşamadık çok şükür.bu sene hem adaya ,hem arasa yaptırdım.aras 2 yaşından  küçük olduğu için,yarımşar doz 2 aşamalı aşı oldu.bu tabiiki  anneye kalmış bi durum.

Bunun yanında birde,mart ayında doktorumuza kontrole gittiğimize,zerrin hnm.türkiye'ye yeni gelen,amerika ve avrupa ülkelerinde 7 yıldır olan bir menenjit aşısından bahsetti!! Meningokok menejit aşısı(menactra aşısı)!!

Zerrin hanıma zaten,adanın ve arasın menejit aşısı olduğunu söylediğimde,şunu öğrendim ki bu daha farklı,öldürücü ve ağır seyirli bir menenjit türüymüş.diğer menenjit  türleri gibi mikrobik fakat daha ağır,3 çocuktan birinin ölmesine sebep olan meningokok virüsünü teşhis etmekte çok zormuş,grip gibi başlayıp,doktorları yanıltabiliyormuş!daha sonrasında  ölüm yada ağır ve kalıcı tahribat bırakma olasılığı %80 miş!!!

Zerrin  hnm;meslk hayatımda karşılaşmaktan korktuğum tek hastalık dediğinde,yaş grubunu sordum?

2yaş altı bebeklere,3 ay arayla 2doz,2yaş üstüne tek doz şekline uygulanabiliyormuş.11 yaşa kadar her çocuk olabilirmiş.

Doktorumuza,neden bu aşının saglık bakanlığı tarafından bu kadar geç ruhsatlandırıldığını  sorduğumda;amerika ve avrupada ki tüm ülkelerde bu aşının yapıldığını(7 senedir) türkiye'ye ise (gelişmekte olan ülke sıfatıyla)yeni izin çıktığını öğrendim!!

Peki koruyuculuğu % kaç?? Zerrin hanım %70 olduğunu söyledi.sonuçta hiç bir aşının %100 garantisi yok.ve %70 de iyi bir oran(allah evlerden uzak etsin)

Bu durumda bir anne olarak,doktorumuza güvenmeyi tercih ettim,tabii anne arkadaşlarımla da konuştum,genelde hepsi doktorları tarafından zaten aydınlatılmıştı. Ada ve aras haziran sonunda menactra aşısını oldular,arası 2. Doz için kasımın ilk haftası götürücem. 

En büyük temennim böyle bir hastalığın,hiçbirimizin,hiç kimsenin evine girmemesi yine de bilen bilmeyene anlatsın herkes önlemini alsın diyerek huzurlarınızdan ayrılıyorum efenim:))


29 Ekim 2013 Salı

Akıllı telefonum olmadan ben bir hiçim:))

İlk telefonumu hatırlıyorum da  lise  son sınıfta dersaneye giderken almışlardı bana,96-97 ye denk geliyor işte, nokia uzun kızaklı bir modeldi,nasıl inanılmaz birşeydi,arayanın (genelde ve hatta hep annem arardı) bana nerede olursam olayım ulaşabilmesi!şimdi ki gibi 'ay çalmış duyamadım 'diyede bişey yok cantandan lülülülüüüü diye ses gelince herkes pür dikkat olurdu,e nihayetinde o zamanın icadı  tr sınırlarından yeni girmiş,herkesde keşfetme heyecanı( ay kendimi dedem gibi hissettim yeminle,dedemde radyonun ilk halini böyle anlatıo! Yaşlandım ben ya)

Neyse gel zaman git zaman açma,kapama hariç mesaj gönderir olduk bu mucize aletle,sonra fotoğraf çekmeye başladık vesaire..zaten gelişmeleri sizde bizzat yaşadınız.

sene 2006-2007 di gibi akıllı telefon steve  jobs dan olma apple dan dogma ıphone girdi hayatımıza,gelişemeler ardı sıra geldi,internet kullanımı,aplikasyonlar,mobil facebook,twitter,instagram ve bence bunların mobilize olması daha da geliştirdi sosyal medyayı,yani bu sosyal  medya gelişmezdi bu kadar herkesin elinde bir aklıllı telefon olmasa bana göre,fotoğrafı çekiosun ig de paylaşıyorsun hemde telefondan,o an başına bişey geliyor,canın sıkılıyor yada mutlu oluyorsun pat twittera yazıyorsun yine akıllı telefonun sayesinde,foursquare  var mesela o an bulunduğun mekanda kimler var,kaç kişi ikamet etmektesiniz herşey ayan beyan ortada,yani akıllı telefonlar sayesinde yaşıyoruz ve yansıtıyoruz herşeyi aslında.

Fakat evde benimki gibi 2adet bebe varsa,o elinizden bir an düşürmediğiniz telefonu gün gelir kızınız 1.5 yaşındayken balkondan atıverir ve arkasından "anne alo gitti!"der,siz öylece bakakalırsınız o vedalaşamadan sizden ayrılan bir nev-i organınız olmuş telefonunuzdan.

Hiç vakit kaybetmeden yenisini temin edersiniz,kocanıza akşam eve gelirken  1ekmek al der gibi "işten çık,koca kişisi git hemen bana bir apple al" dersiniz!! adamcağız şaşırır, elma istedi heralde hatunun canı der ,fakat siz eklersiniz son modelinden ne bulursan kap getir:))

Neyse hemen yeni telefona eklenir tüm aplikasyonlar,twitterlar,facebooklar,ve bilumum yeni ne varsa,emzirirken,çocuk uyuturken,yani sessiz kalınması gereken zamanlarda avcunuzda sıcacık bir el gibi apple'ınız,mesutsunuzdur,bahtiyarsınız:))

Gel zaman git zaman bu seferde evdeki 2.bebeden ve onun zulmünden çeken akıllı telefon "eeh yeter be"der ve reset atar kendine,artık ne anılarınız kalmıştır zihninde ne notlar,ne numaralar ne fotoğraflar.

siz tam onu kendine getirme ümidiyle yanıp tutuşurken ve ona sözler verirken"söz koruycam seni bebemin zulmünden"diye bir an "hadi peki"der akıllı telefon size,"bu seferlik affettim ama bu son,söyle o bebene bir daha vurrusa beni yerden yere,ne seni tanırım ne de geçmiş günlerin hatrını bilirim!" Son bir umutla sarılıp telefonunuza yeniden çıkarsınız birlikte elele bu yola.

Fakat arıza bebe durur mu,günler geçtikçe,sizin dalgın olduğunuz bi anda alır ve yerden yere vurur telefonunuzu,yoldaşınızı,can arkadaşınızı!!şimdi kime ne diyeceksin telefonun ekran kararmış,verdiğiniz sözler eskide kalmış ve de  tüm ortak geçmiş yanmış bitmiş kül olmuş.

İçinizde gram ümit olmadan gidilen genpa,belki demiş ama pek de heveslenmeyin siz en iyisi yeni telefonları inceleyin!!iyi tamamda ya bu akıllı telefonumdaki,fotoğraflar,notlar,numaralar!! Tez zamanda acil şifalar dileyip,telefonunuzun yoğun bakımdan çıkmasını beklerken tabii iletişimsiz olmaz diyerek eski bir akılsız telefona kul olursun işte böyle o güzelim apple nı korumassan!!

Ne whatsapp var,ne instagram dünyam karardı dünyam!!

Bir yes'e basıyorum bir no'ya olmuyor olmuyor dünya çok sıkıcı nidaları yükselirken,telefon hastanesinden gelen bir telefon ve yüklü bir taburcu faturasına rağmen dünya sana güzel sado,kavustun anılarına,instagrama,twitter'a:)) geceli kalkıp ekranını seviyorum telefonumun,iyiki varsın iyiki hayatımdasın sen olmasan ben napardım :))

Şimdi telefon hep en üst rafta,hatta üstüne dantel işleyip  üstüne örtme niyetindeyim,bebeden koruycam die niyet ettim sen utandırma yarabbim:))


27 Ekim 2013 Pazar

Çocuğa,pepee seyrettiricem caiz midir hocam?

Bu sorunun genel yanıtı tüm annelerde aynıdır "tv seyretmesine karşıyım,seyrettirmiyorum ve hatta direniyorum"
Diren güzel annem diren nereye kadar fakat?
Kimi der ki,amann biz seyrettikte aptal mı olduk?(şu dönemin bebeleri gibi de değildik  ama kabul edin,ada bana "ben "şu değilim insanım"dediği günden beri hafif korkuyorum çocuktan"neme  lazım mahkemeye kadar götürür bu işi)

Kimi derki asla seyrettirmiyorum yassak hemşerim.
Kimi der ki ver eline ipadı 2yaşına bastığı gün,dersinki çocuk reşit oluyor o derece bir güven.

Şimdi işin bizim evdeki görüntüsü şu sayın anneler, biz adaya 2 yaşına kadar ne tv seyrettirdik(çizgi film dahil)ne eline ıpad verdik,en dramatik zamanlarda bile ki bu arasın doğumu ve adanın 18 aylık olduğu döneme tekamül ediyor,#dirensado dedim,bağrıma arası bastım elime adanın puzzle parçalarını aldım yine seyrettirmedim çocuğa tv.gerçi ada da tv. Ye karşı gram düşkünlük yoktu yani açsamda seyretmez modundaydım ben.

Başlarda istememe sebebim bariz,çocuk o renkli ekranı,ekrandaki hızı,renk değişimlerini algılayamıyor buda beyinde hasara sebep verebiliyormuş.sonrasında da aman seyredicekde ne olucak dedim kendime,yani ne öğrenecek pepee'den! Dedim ve yanıldım!

Evet benim hiç aklıma gelmezdi ki,ada birgün pepee fanı olsun,pepee başladığı an dünyadan kopsun,2 yıl boyunca tv ye bir kere bakmamış çocuk pür dikkat pepee seyredip ve hatta ezberlesin.

Ada,2 yaşına gelince pedagog arkadaşımla bir görüşmemde adanın tv seyredip seyredemeyeceğini sordum o da adaya ufak çapta bir yoklama çekip,günde 1saat fakat aralıklı ve sadece çizgi film seyredebileceğini söyleyince hafif endişe hafif heyecan yaptı bu anne.yani seyrettirmem doğru mu değil mi derken tanıdığım çoğu anneye danıştım ve hep aynı tepkiyi aldım "valla baktım durmuyor,açıyorum tv yi oohhh dünya bana güzel:))" tabii bu bahsettiğim 2 yaş üstü anneler.

Neyse bende actım rastgele tv yi ve ada ne yapıcak diye merak ediyorum bir gözüm tv.de bir gözüm adada,anam o ne? karşımıza pepee çıktı ve -gayri ihtiyari bir şekilde-durakladım,ada kilitlendi inanılmaz bir şey,aylardır bırakın oturmayı,zıplayan çocuk bir anda oturmuş pepee seyrediyor ben de yanında arası emziriyorm-farklı birşey düşünülemezdi-ve evde inanılmaz bir sessizlik,cıt çıkmıyor ama cefakar ana olarak vicdanen rahat değilim acaba seyrettirmesem mi diye de düşünüyorum o aralar.bir gün acıyorum tv yi bigün açmıyorum denemek için baktım ada,açmadığım günlerde kıyameti koparmıyor acınca da pepee ye kilitleniyor ve itiraf ediyorum o ara eğer arasda uyuyorsa yemek bile yiyebiliyorum.

Böyle 1 gün ac 1 gün kapa giderken ada demez mi bana,"anne pepee düşmüş ağlıo,bende ağlıorum! "Kör olma pepee dedim içimden zaten çocuğun kardeşi gelmiş çocuk depresif  üstüne birde sana ağlıo yavrucağım,biz böylece geçtik disney jr.a.
  
Tamda o ara yine yardımcımız kaçtı ki bunu ayrı bir  postta anlatıcam,ve kaldık mı krizin ortasında! Hadi annemdeyim yemek  vs.derdim yok ama 2 bebede anne diye ağlıyor,sado oturtuyor adayı tv başına,o kaos döneminde,yardımcımız yok aras ek gıdaya geçmiş fakat ne yapsam tükürüyor,adayı öğlen uyutmak gerek,derken tv baktım aralıklı seyrettirmeme rağmen kurtarıcı oldu,gün içinde toplamda 1 saati bulucak şekilde mickeyden giriyoruz,pepeden çıkyoruz,bu arada bende angarya tüm işlerimi halledebiliyorum.

Tabii tv.nin ada üzerinde kötü etkisini görmediğimden ıpad e bile yükledim pepeeyi,yalnız bu pepee arada ağlıyor,küsüyor ve adada onu taklit etmiyor değil öyle durumlarda çok üstünde durmuyorum açıkçası yani seyretmesede yapacak bunları sonuçta terrible two,evde yeni bebek derken zaten çoğu çocuğun  yaptığı kaprisler bunlar.


Şunuda belirteyim ada çizgi film hariç hiçbirşey seyretmiyor,seyrettirmiyoruz.yani evde tv açıksa hep cizgi film var o kadarki zeka seviyem 10!,bazen konuşurken karşımdakinin ada olmadığını unutup,anneme yada koca kişisine aynı şeyi 10 kere söyleyebiliyorum  yada "şimdi yemek zamanı hadi bakalım"diyebiliyorum 37 yaşındaki rüştünü ispatlamış,40 a merdiven dayamış adama.maalesef daha acı olanı,bende artık çizgi film seyrediyorum,"canım kardeşim"in diğer bölümünü merak ediyorum misal,yada "mouk"gelecek bölüm hangi ülkeyi ziyaret edecek diye düşünüyorum,evet yapıyorum bunu!sanırım acilen yardıma ihtiyacım var bir girdabın içinde ada değil ama ben kayboldum;)

Velhasıl,şunun hepimiz farkındayız ki bu tv işi öyle bişey ki izletsem mi,izletmesem mi derken bir anda daralıp yada o an için başka çözüm bulamayıp çoğumuzun sığındığı yöntem haline gelebiliyor.vicdanın,demokles'in kılıcı gibi tepende sallanırken bir yandan "e gelişiminede faydalı olabilir"ile"aman kötü bir şey öğrenmesin,müptela olmasın "arasında gidip gelebiliyorsun.


Ben adaya 2 yaşından sonra izlettirdim ama çok daha zor durumda kalsaydım,daha önce sıkışsaydım,mecbur kalsaydım açardım tv yi heralde,şansıma daha öncesinde gerek olmadı.

Yine de annelik,çoğu zaman teoride"en doğrusunu"bilsende pratikte bazen raydan çıkmakmış.

24 Ekim 2013 Perşembe

Chicco hastane odanızı süslüyor

Chicco yıllardır bildiğim ve güvendiğim bebek-çocuk markası,inanılmaz geniz bir ürün yelpazeleri var,emzikten,şampuana,mama sandalyesinden,biberona bebek ile ilgili aklıma gelen herşeyi bulabiliyorum chiccoda,çocuk giyiminde de cidden başarılılar es geçemiycem bunu.Bizim evin bir kısmı chicco ile doluydu bir dönem,salıncak,mama sandalyesi,biberon vs.


9 ekim cuma günü chicco yetkilileriyle Tatlı huzur kalamışta buluştuk,hem mekan hemde Chicco pazarlama müdürü Filiz Bekik bize sımsıcak gülümsemleriyle günaydın dediler,kahvaltımızı yaptık,çaylarımızı içtik,chicco'nun yeniliklerini  dinledik(yepyeni çok pratik bir mama sandalyesi geliyormuş  filiz hanımdan öğrendim:))

Chicco'dan tek seferde 1.000 tl alışverişe -250 tl,1.500 tl.alışverişe -500 tl, 2.500 tl. alışverişe -750 tl. Hediye çeki sizin oluyor ama asıl süpriz 3.000 tl alışveriş yapanlara,farklı seferlerde de olsa chicco dan 3.000 tl.lik 10 farklı ürün aldığınızda chicco,hastane odanızı muhteşem hediyeliklerinden tutun kapı süsüne kadar en ince ayrıntısına kadar süslüyor.Hastane  odası süsleme olayı tamamen zevk ve yaratıcılık,birinin  beğendiğini başkası beğenmiyor fakat chicco bu konuda öyle zevkli ve titiz çalışmış ki görseller tek kelimeyle şahaneydi,3. Yü doğursam mı dedim bir ara:))

Söz konusu bebeğimiz olunca alışverişte sınır tanımıyoruz,herşeyi tam ve kaliteli olsun istiyoruz chicco bence çocığuk sektöründe her zaman kalitesiyle iddialı bir marka ve düşünüyorum da biz ada da  almışızdır 3.000 tl.lik ürün,keşke o zaman  olsaymış böyle bir yenilik arasta birde hamile halimle süslerle uğraşmazdım düşünsenize hastaneye kadar gelip süsleme bile chicco tarafından yapılıyor:))


      
E bu bi nev-i doğuma teşvik chiccodan:))

22 Ekim 2013 Salı

Annelerin rehberi;fikirdenk:)

Twittera ilk üye olduğumda 2009 yılıydı.dutluktu o zaman oralar:) ünlüler ne yaptıklarını,ne yediklerini yazıyorlardı ve bende sıkıldım bir süre sonra bıraktım hesabı öyle kendi haline,tabii benim gözden kaçırdığım  anneler grubu varmış ama belki o zöan bun farketmeme anne olmadığımdandır,algıda seçicilik olayı tamamen.

Neyse gel zaman git zaman,anne olupda emzirme döneminde  telefonumu kurcalamaya başlayınca,bir baktım ohooo twitterda süper bir grup var,annelerden oluşan,sohbet konu malum,senin bebe ne yedi,benim ki bugün uyumadı,sütümü şu arttırırdı derken yeni bir anne için bulunmaz hazine,hem çok yeni arkadaşlar edindim hemde gerçekten halden anlayan,hasta oldu dediğimde hızır gibi çözümler üreten,tavsiyede bulunan anneler grubu:)

Çok sevdim bütün anneleri,dertleştik,güldük,birbirimizle dalga geçtik,bana antidepresan etkisi yaptılar diyebilirm en zor zamanlarımda,ben bebelerden sebep kendime gelemezken beni motive ettiler,hadi bu da geçicek dediler hem vallahi hem billahi o halde yüzümü güldürdüler.koca kişisi çok darlanıp onun deyimiyle dırdır benim deyimimle imdaatt çektiğimde,elime tutuştururdu telefonu al twitterda iki lafla da rahatla diye o derece:))

O güzel annelerden biride Sena Baran,muhteşem bir enerji,inanılmaz bilinçli bir anne,her konuda danışırım senaya,biliyorsa konuyu bıkmadan usanmadan anlatır,yoksa çok fikri mutlaka bilen birini tanıyordur yönlendirir,insanı rahatlatır ferahlatır yani,dorikusun annesi:)

Sena bundan bir süre önce ortağı nam-ı diğer Slingmom irem ile birlikte FİKİRDENK adında anne-çocuk ve ürün platformu geliştirdi.maksat anneler ürünleri tanısın,memnun kaldıkları ürünleri yorumlasın böylece diğer annelere rehber olunsun.çok işime yarayan bir site bir anne olarak,insan kendine manavdan meyve alır gibi şampuan alıyorda misal,söz konusu çocuğu oldu mu araştırıyor da araştırıyor işte tam bu devrede www.fikirdenk.com devreye giriyor ve anneler için ürün kılavuzu oluyor.

Örnek vermek gerekirse,ada doğduğundan beri kulaktan dolma,satış görevlilerinin önerdiği çocuk markasının şampuan ve kremlerini kullanırdım,memnundum aslında adanında memnun olduğunu düşünüyordum,ada suyu çok sevdiği için sesini çıkarmıyordu ana birgün tesadüfi şekilde bu markanın adanın gözlerini yaktığını keşfettik,yana yana arayışa geçmiştim ki FİKİRDENK'ten gelen kargo ile denemekten ne çıkar dediğim,BİODERMA ABC DERM çocuk bakım serisiyle tanıştık,diyebilirm ki şampuanı bir harika!!


Adanın saçları kıvırcık ve uzun,normalde karışırdı banyo sonrası fakat bu şampuan sayesinde yumuşacık oldu ve en önemlisi-kendimde denedim önce- göz yakmıyor.serinin temizleme suyunu en çok arasta kullandım ve çok memnun kaldım,çünkü arasın cildi inanılmaz hassas ve tahriş olması çok kolay bir cilt,yani ufacık bir elle temas,soğuk hava,yada kaşıması direk çocuğun cildine kese atmışız gibi pütür pütür etmeye yetiyor.doktorumuz bize-eskiden kullandığım çoçuk bakım markasının-bir kremini önermişti ama işe yaramamıştı, abc derm temizleme su cidden işe yaradı,yumuşadı arasın cildi.

Ben alışkanlık insanıyım,obsesif fani diyorum kendime,alıştığıma taparım,illa neyse o olucak,kullandığım ürünleri değiştirmem için çok ciddi sebepler olmalı,işte bioderma abc derm i de tam böyle bir dönemde karşıma çıkardı fikirdenk,o markayı değiştirmem gerekiyor fakat ne almam gerek onu bilmiyordum şimdi vazegeçilmezim .ayrıca serinin çocuklar için olan güneş koruyucusu içinde bir dizi övgüm var yalnız sıkıldınız sanırsam diğerek yine fikirdenkle tanıştığım bir ürünü anlatayım,

Ada da bir kere  bile kavanoz mama,meyve püresi vs. kullanmadım,değil kullanmak bir kere denemedim,ada hiç muhallebi yemedi,fakat aras deyince akan sular durdu bizim mutfakta,beyefendiye yemek beğendirmek için Emine Beder değil şu yurtdışındaki  michelin yıldızlı restoran aşçısı olsam yine yaranamam,her şeyi denedim,aklınıza gelebilcek her çeşit yemeği,kavanoz mama,muhallebi bile.bir kere yiyordu  ben "evrekaa evrekaaa buldumm " diye tam sevinecekken  2. Sefer ağzına sürmüyordu,derken derken paşamızın ağzı açıldı,oruç bozuldu,meyve sularını içse de meyve püresi  yada meyveyi yemedi,halbuki çevremden de sık duyduğum,doktorunda söylediği meyvenin posasının bağırsaklar için çok faydalı olduğuydu, yine de çok üstünde  durmadım,onca ay hiç bir şey yememiş çocuğumun ağzı açılmış,kör topal yemek yemeye başlamış,meyve püresinin lafı olmaz o da eksik kalsın dedim.

Gel zaman git zaman,fikirdek denememiz için bizlere HİPP  Organik meyve püreleri gönderdi orijinal poşetinde,hani şu bizim zamanında sıkarak içinden ayıla bayıla çikolata yediğimiz tüplerden. Aras bayıldı!!bittii armutlu ve çilekli meyve pürelerine,hemde kendi başına tutup yemekde çok hoşuna gitti bence,adaya nasip olmadan aras bütün tüpler tüketti:))



www.fikirdenk.com da ürün tanıtımları,yorumları sadece bunlarla da bitmiyor,diyelim çocuğunuza doğum günü yapacaksınız,giriyorsunuz fikirdenk'in sitesine,tavsiye edilen fotoğrafçılar,parti süsleri,butik kurabiyeciler,pastacılar daha neler neler...buradan anlatmakla bitmez,benim gücüm yetmez,en inceayrıntısına kadar annelere her türlü konuda kılavuz bir site.

Fikir verenlerinde,bu siteyi akıl edenlerinde işi rast gitsin inşallahhh:)))

21 Ekim 2013 Pazartesi

Ben ettim siz etmeyin:))

Aslında tatil dönemi biz anneler için kapandı fakat yinede hatıralar sıcakken yazayımda başka analar  benim düştüğüm hataya düşmesin istedim:)

 Çocuklarla tatil dedin mi bir durup düşüneceksin arkadaş!hele 2 adet 3 yaş altıysa bahsettiğimiz,aman diyim ben size:)

 İlk tatile çıktığımızda ada 10 aylıktı,ben ve koca kişisi çeşmeyi çok severiz,adaya 6 aylık hamileyken tesadüfen gittiğimiz,çocutan bol bişey olmayan Çeşme Ilıca otel zaten o zaman aklımıza yatmıştı,ada doğunca buraya geliriz demiştik.neden sebebine gelince,bir kere orada herkes çocuklu,kimse yan masaya gıcık bakışlar,rahatsız oluorum söylenmeleriyle bakamıyor çünkü mutlaka her masada minimum 1 çocuk var,bir yandan da çocuklar cidden sosyalleşiyor çünkü etraf akranlarıyla kaynıyor.kendi sahili,havuzu servisi gayet iyi bir yer.mini clubu hatta yanı başında aqua park var fakat bizim ilk bebeli tatilimizde ada 10 aylık olduğu için bunların bizim için pek bir kıymeti yoktu.

İlk bebekli tatil tabii bir heyecan oluyor anada babada, bavul hazırlamak bir stres mesela,aman birşeyi unutmayayım diyerekten evi toplayıp gittim ilk tatilde,ne kadar tişört,şort,body varsa aldım yanıma adaya ait. Süt sağma makinam her ihtimale karşı yine benimleydi.huggies little swimmers,bezler,uni baby ıslak mendiller derken arabaya ben iyi ki sığabildim ki bir ara beni bırakıp gitseler demedim değil hani:)

Yolculuk adayla ummadığımız kadar rahat geçti 2-2.5 saatte bir verdiğimiz molalarla bütün yol arabadaki  oyuncaklar ve yanıma aldığım yiyeceklerle ada oyalandı ve ilk tatilimiz böylece başladı.

Vallahi ne yalan söyliyim denize de girdim,havuza da girdim hatta şezlongta uyuya bile kaldım.bu bebeyle tatil işi iyiymiş sevdim bile dedim,bak bendeki şuursuzluğa:) ada ya denize giriyordu,ya kumlarda oynuyordu ki ilk başta kumun tadına bakmadı değil,havuza girmeye bayılıyordu,yorulduğu için günde 2 kez uyuyordu akşam oluncada sağdığım sütü içip üstüne yemek yiyyio bayılıyordu ve bana bol bol zaman kalıyordu hem alaçatı sokaklarında keyfimce çayımı içmeye hem koca kişisiyle sohbete hemde tabiiki her kadın gibi alışverişe:))

Derken tatil dönüşü öğrendim ki 2.yolda:))

2.tatilimizde aramıza arasta katılmıştı ve benim isteğimle fethiyeye 15 günlüğüne gidecektik.ilk hafta koca kişisi bize eşlik edecek 2. Hafta annem yanımızda olacak koca gidecek sonra bizi almaya gelcekti.yine başladık yardımcımızla bavul hazırlamaya, bu sefer ki bavul geçen seneye oranla cok cok daha büyüktü fakat tecrübeden dolayı bu sefer gereksiz şeyler almamıştım.örnek veriyorum;3 hırka !!fethiye sıcağında ne hırkası anacım diyerekten vazgeçmem iyi olmuş gerçekten:) yinede 1 hırka almışım yanıma tedbir delisi olarak:))

Yola çıktık bismillah diyerek fakat işte benim şuursuzluğum,yani 2 bebekle uzun yola çıkan anne olmam,daha ilk dakika attı bana golünü,istanbul-fethiye arası yolu tam 17 saatte,1tanesi otobanda olmak üzere tam 9 molayla bitik ve hatta hastanelik durumda bitirdik. Aras kolik malum yol boyunca durmadan ağladı,ada bazen ona uydu o da bas bas bağırdı bazende arası hiç kaale almadı oyun oynamaya,etrafı seyretmeye daldi.o daldı da arkadaş ben bittim ya!daha otele adım attık ben döndüm  koca kişisine "nolur geri dönelim"diye ağladım.

O da yazık, baktı ben bittim,tansiyonum tavan yaptı başımı kaldıramıyorum,bildiğim bütün koca karı yöntemlerini deniyorum tansiyonum normale dönsün diye (emzirdiğim için ağrı kesici de alamıyorum) acıdı herhale halime "tamam"dedi "2 gün kalalım sen iyi ol bende biraz dinleniyim"sonra yola çıkalım istanbula dönelim" bunun üzerine ben 1gün kafamı kaldıramadan yattım,koca kişisi adayla oyun oyandı ben yatakta yatarak arası emzirdim,yine sağolsun koca gazını çıkardı fakat adayı tutmak ne mümkün hava  sıcaklığı 40' , ada "anne havuz"diye ağlıyor,aras durmuyor,yetişin dostlar sado elden gidiyor.


Yapacak bişey yok,bu bebeler için geldik diyerekten giydik mayoları,bikinileri, tek gözüm açık ,diğerine inme inmiş vaziyette  hazırladık plaj cantamızı,adaya güneş kremi,havlu,oyuncak,şapka,vs. İndik aşağıya.
Adayı tutabilene aşk olsun kız sudan çıkmıyor,ben kafede arası emziriyorum ki tabiiki her zmanki halim gibi, koca kişisi de adaya minik havuzda refakat ediyor, benimönüme çaylar geliyor,yemekler gidiyor fakat görmüyorum ki atamamışım yolculuğun travmasını üstümden,neyse efendim lafı uzatmayayım, ertesi günde sahile  indik,ada bir mutlu bir mutlu olmaz böyle birşey,hopluyor,zıplıyor benimde analık damarım tuttu "ben çekerim cefayı kalalım bey, baksana çocuk çok mutlu:)"deyiverdim birden sonra pişman oldum ya neyse.

O ilk hafta abartmıyorum denize sadece arası yada adayı sokacak kadar girdim yani diz hizamda,bir kere şezlongta yatay gören olmamıştır beni,hep oturdum hep bebe emzirdim,sırayla kocanın getirdiği bebeğin poposundan huggies deniz benizi çıkart,kurula,bez tak,yemek yedir,emzir ,uyut,odaya gel,bebeleri sırayla yıka,kurula,kremle,bezle,giydir,yemeğe götür,yedir,uyut, ve uyu(!)şeklinde geçti.bununla kalsa şükredicem,arasın bağırtısı bitmez,hava sıcak,emzirirken otelin ortasında adabeni çekiştirir,koca kişisi üstünü düzelt diye dik dik bakışlar atar,valla bir ara müge anlı'yı arasam gelir beni burdan alır mı ?diye düşündüm yalan yok:)

 1 haftanın sonunda,ben ve koca oturduk dakika sayıyoruz,kardeşlerim,eşleri ve annemin geleceği ucağın inişi için,fethiye fethiye olalı öyle karşılama görmedi,ayaklarını öpücektim öyle sevindim dersinki almanya da gurbetteyim.

Kardeşlerim ve eşlerinin kaldığı 3  gün,koca ve annemde var, denize girdim! Gerçekten girdim,yüzdüm yani bildiğiniz kulaç attım filan,ama öyle güneşleniyim,dur bir gazete okuyayım filan yok,haddimi biliyorum sonuçta:)tabiiki her güzel şey çabuk biter mantığıyla uçtu gitti saatler ve onlarda uçtulaaarr gittilerrr, biz kaldık mı annemle başbaşa, koca kişisiyle olduğundan daha kolay geçtiği kesin kalan 1 haftanın,neden derseniz,e 3 çocuk büyütmüş annem,krizleri daha yumuşak atlatıyor,ben arası emzirirken  adayla oyunlar oynuyor,yemeğini yediriyor.vs..fakat yine de dönüş için saat saydım o tatilde.

Dönüş yoluna çıktığımda ilk söylediğim şey, bu bebeler 10 yaşına gelene kadar bir daha tatil yok,bu söylediğime kimse inanmadı ama benim tavsiyem bu kadar küçükse çocuklarınız,ya yazlığınız varsa oraya gidin,ya annenizin evine yaz boyunca yerleşin ki bence en iyi tatil köyü,ana ocağı:) ya da oturun evinizde hele kolikse evladınız aman aman bir anlık boşluğuma geldi ben ettim siz etmeyin derim.


Böyle diyorum fakat devamını okuyun:))
Bütün  kış "aman bana tatil demeyin"deyip, bu sene 3 kere tatile gittim hemde 2 bebemle:)

İlki antalya'da  bir tatil köyüydü,ada 32 aylık arasta 15 aylıktı ve cidden bu sefer işim daha kolaydı,en azından mini club çok ilgilerini çekti,arasın kolik sancıları çok çok azaldığı için akşam erken saatlerde uyudu,tatil köyünün yeşil alanı çok olduğundan koşturdular,hamaklarda uyudular,vs..tabii bizim kocayla çocuk trafiğimiz yine aynıydı,
" şimdi adayı tut,ben arasın yemeğini yediriyim"
"Adayı ver uyutiyim"
"Arası al gezdir ben o sırada adayı oyuncaklara götüriyim"
"2side uyudu bir çay söylesen ya bana koca:)"

2.tatil programı çınarcık esenköydeki yazlığımızdı ki ben sadece orada dinlendim,kardeşler,eşleri,anne,baba,dede vs. Gerçekten oturdum yemek  yedim,yada çayımı soğutmadan içtim diyeyim anlatımım beni tanıyanlar için daha net olur:))


3. Tatil programı bir önceki  sene gittiğimiz fethiyede ki oteldi ve 15 günlüktü yine rezervasyon (ne kadar şuursuz olduğumu söylemiş miydim:)) oteldeki tüm çalışanları,bizi ve tabiiki arasın ağlama krizlerini hatırladılar ve arasa sürekli "ne inletmiştin geçen sene burayı "diye takıldılar,benim orada sevdiğim şey sıcak oratmadı ki gerçekten bu senede onu hissettim yani başka bir yer olsa bir öneki sene bize antipati duyabilirdi çünkü ortada sürekli ağlayan bir bebek  ,"adaaa dur yapmaaa"diye bağıran bir kadın ve ne yapacağını  şaşırmış bir baba vardı:)hee şunu da belirtmeden geçmiyim otelin müşteri portföyü genelde turist ağırlıklı olduğu için sanırım türk annesini çok iyi temsil edemedim yani bana öyle geldi :))

Sözün özü şu,eğer benimkiler gibi yaşları birbirine yakın ve 3 yaş altı bebeleriniz varsa mümkünse kendi yazlığınıza ve mutlaka kalabalık gidin,çünkü kalabalıkta 5 dakika bile biri tutsa nefes alıyor anne,ama diğer türlü hep bir koşturmaca oluyor,benim gibiyseniz eğer hep bir plan program derdinde oluyorsunuz ,ertesi gün ne yiyeceklerini düşünerek gözünüz kapanıyor.
 
Tatilin çok uykulusu ve az koşturmacalısı makbuldür diyerek sizlere şimdilik hoşçakalın diyorum:))



19 Ekim 2013 Cumartesi

Çişimiz tuvalette, emziğimiz tuvalette:))

Ada, 2yaşına 2 ay kala aslında bezi çıkarmamı istemişti ve çok net hatırlıyorum,yüz ifadesinden özellikle kaka yaptığını anlamak çok mümkündü,fakat kucağımda 4 aylık kolik oğlum vardı,sürekli emmek istiyordu ve ben cidden çok yorgun ve bıkkındım,o yaz adayı tuvalete alıştırmadım,itiraf ediyorum bu tamamen benim yorgunluğumdan ve gücüm olmamasından kaynaklıydı,adanın 2.5 yaşına gedi 2013 yaz aylarında ise ilk denemem mayıs sonunda adanın üşütmesiyle sonlandı ve yine beze döndük,açıkçası kendimde hala o gücü bulamıyordum yada bilmiyorum belki de bez takmak kolayıma geliyordu.

Bu yaz ortası,özellikle annemin baskıları ve birazda kendimi toparlamadan sebep bismillah dedik ve başladık "çişimiz tuvalette kakamız tuvalette" mırıldanmaya:)

Çoğu anne arkadaşımdan duyduğum kadarıya çocuklar ilk 3 günde bu problemi aşıyormuş,yani çiş yada kakaları geldiğinde tuvalete gitmek istiyorlarmış. Bizde öyle olmadı maalesef,tam 2 hafta sürdü adanın çişi yada kakası geldiğinde kaçırmadan tuvalete gitmesi. 2 hafta boyunca en az 2 kere çişini kaçırdı yada oyuna dalıp unuttu.saatlerce boyama kalemleriyle,okuma kitapları yada sevdiği çizgi filmle oyalayıp lazımlığında oturtuyordum ama günde 2 kere lazımlığa çişini yapıyorsa mutlaka 1 kere kaçırıyordu. Beni m istediğim adanın "çişim geldi anne"demesiyken ada konudan baya bir uzaktı.

Bizim eğitimin bu kadar uzamasının sebebi aslında çok basit, her ne kadar doktorumuz bu işin 3.5 a kadar yolu var dese de bence en ideal yaş 2 ile 2.5 arası,sonrasında çocuk beze alışıyor ve onun rahatlığından o da vazgeçmek istemiyor. İşte ada da tam olarak bu oldu. Yani benim yorgunluğumdan sebep uğraşamam adanın beze alışması ve vazgeçmek istememesiyle ,2 haftamıza mal oldu. Çişim var deyip, çişini yaptığında istediği bir şeyi yemesine bile izin verdim ve hatta küçük parçalar halinde çikolataya bile göz yumdum:) o yemesin diye kalanını ben yedim ve bu da benim ödülümdü ayrı mesele:)

2 haftanın sonunda belki ada bu işten kaçış olmadığını anladı belki şartlı öğrenme devreye girdi belkide anası gibi çikolata düşkünü olması işe yaradı bilmiyorum ama ada bu işi çözdü, 3 yaşına 1.5 ay kala gerçekten çiş eğitimi başarıyla sona erdi,1 hafta içindeyse lazımlıktan tuvalete geçmiştik,geç olsun güç olmasın deyip bezden kurtulmuş olmanın sevincini yaşadım açıkçası.

Sırada diğer bir bela vardı, aslında yine başa dönücem ama bu da tamamen benim uğraşamamla alakalı gelişen bir durumdur. Ada 1.5 yaşına kadar özellikle uyurken emziği arardı fakat kardeşle birlikte -ya da ben bu bağımlılığı buna bağlıyorum- fena halde bir bağımlılık başladı emziğe karşı. Bir ara sayamadığım kadar çok emziği vardı adanın.

Önceleri bunun çok zararlı olacağını düşünmemiştim, tabii ilerde ortodonti tedavisi görme riski olduğunu biliyordum ama zamanı geldiğinde bıraktırırırm diye erteliyordum. Bu arada ada emziğe iyice bağlandı,öğlen uykuya dalarken,ve akşam uyuyacağı zaman asla emziksiz uyumuyordu.



2 yaşına geldiğinde,doktorumuzun rutin isteğiyle göz ve diş muayenesinden geçti ada ve diş hekimi adanın emzik ve biberonu ( gec sütünü biberonla içiyordu) mutlaka bir an önce bırakması gerektiğini söyledi.

Diş hekimi, hemen emziği bıraktırın dedi de gel bunu adaya anlat kazara emzik kaybolsa ada susturulamaz şekilde ağlıyor ve bulunana kadar da bu durum devam ediyordu, uğraşa uğraşa sayısız emzik koleksiyonumuzu 1 e indirdim ve - halimi düşünün artık- bunu bile başarıdan saydım.

Yazın bir akşam üstü adanın bahçede düşürdüğü emziğin üstüne saniyeler içinde bir kedi yavrusu atlayınca ortam birden karambol oldu. Ada "anne emziğimi sıcak suyla yıka" diye ağlarken acaba bu durumu fırsata dönüştürebilir miyim derdindeydim. " olmaz ada bu emzik kedinin oldu, artık senin emziğin yok ama emziğe de ihtiyacın yok" desemde, kendimce cin fikirlilik etsemde, adanın fendi hepimizi yendi ve akşamın bir saati adaya yeni bir emzik geldi.

Baktım bu da işe yaramadı, tuvalet eğitiminden sonra adanın emziğinin içine -hiç sevmediği- kekik koymaya karar vermiştim ki bir akşam hiç beklemediğimiz bi şey oldu, adanın tam da çiş eğitiminin olumlu sonuçlar verdiği bir akşam emziğini lazımlığına düşürdü!!!

Tabii çok ağladı , hadi yıka anne, diye ısrar etti ama "ada bu emzik çiş kokar" diyerek o akşamı geçiştirdik. Ertesi gün, bir akşam daha, bir gün daha derken ada emziği unuttu, sormaz oldu yani emzik bizde doğal seleksiyona uğradı, kendiliğinden gelişti herşey:))

Tabii adanın uyku düzeni şaştı, her öğlen en az 2 saat uyurken, şimdi bazen uyuyor bazen emziği soruyor ama üstelemiyor, her akşam 21.30 da uyurdu şimdi biraz daha geç uyuyor ama nihayetinde 1 taşla 2 kuş vurmuş olmanın mutluluğunu yaşamıyorum dersm yalan olur.kararlı olmak yada bir kaç uykusuz akşamı göze alabilmekle alakalı bu vazgeçirme olayı bence ki bende yeni yeni buldum bu gücü kendimde.

Velhasıl-ı kelam, bizim çişimiz tuvalette, emziğimiz tuvalette:))

18 Ekim 2013 Cuma

2 bebekli hayat :)

Dikkat ederseniz 2 çocuklu hayat demiyorum, 2 bebekli hayat diyorum, sebebi bariz evde 0-3 yaş arası 2 adet haylaz var:) ikiz annesi olmak ayrı bir şey tabii o daha da zor, aynı anda emzirmek vs. bence eli öpülesi insanlardır her zaman ikiz anneleri.

Benim durumum biraz daha farklıydı, Aras doğduğunda Ada 1.5 yaşında bir "bebekti" fakat herkes o minicik bebeğe "sen artık abla oldun". "uslu dur artık ablasın"diyordu ve ben Arası emzirirken buna sürekli itiraz ettim! hayır ada abla oldu ama büyümedi,o da daha bebek diye. arkasından çok kısa zaman içinde bir kardeş gelmesi demek, belki ilerleyen yıllarda bir avantaj, ama şu anda benim kızımın büyüdüğü, sorumluluk aldığı, yada uslu durması gerektiği anlamına gelmez diye çoğu zaman konuştum car car. kimi zaman, amaan lohusa kafası, kimi zamanda onay veren bakışlarla karşılaştım ailede:)



Eve ilk geldiğimizde inanılmaz heyecanlıydım, ada evdeki yeni bebeğe nasıl tepki verecek diye kafamda kurup duruyordum, gerçi pedagog arkadaşımdan da bir kaç tüyo almıştım ama işte yinede yapı gereği düşünüp duruyordum.ada hiç de korktuğum gibi tepki vermedi, arası sevdi ve oyuncaklarıyla oynamaya devam etti, şimdi anlıyorum ki aslında adanın 1.5 yaşında olması -beklenmedik şekilde- bir avantajmış, günler geçtikçe bu ayan beyan su yüzüne çıktı.

İlk 15 gün aras gündüzleri emip uyuyor bende bol bol adayla vakit geçirebiliyordum,15. Gün aras kolik sancısıyla ağlamaya başladı ve külkedisinin arabası bal kabağına döndü.

Benim şansım annemin evinde olmam oldu,ev bahçeli olduğu için adayı kimi zaman annem,babam kimi zamanda kardeşlerim bahçede oyalıyorlardı böylece ada evdeki ağlama ve gaz sancılarından nasibini almıyordu.

Gündüzüm gecem karıştı o dönem, ya arası emziriyordum, ya ada kucağımda süt sağıyordum yada adayla oyun oynuyordum, uyumak, banyo yapmak ve hatta bir şeyler yemek bile nasıl bir lüks size anlatamam, evde bir sürü insan var, annem, yardıcımız, kardeşler filan ama yok 2 bebekte anne diye ağlıyor. cidden zor bir dönemdi belki aras kolik olmasaydı bu kadar acılı olmazdı ama zordu.

Tam 6 ay böyle geçti, emzir, süt sağ, adayla oyna, alt değiştir, yemek yedir, yine emzir emzir emzir....adayı dizimde sallarken arası emzirdiğim çok olmuştur herhalde. kolik anneleri bilirler, bu bir kısır döngü, yani sen emzirdikçe bebeğin gazı artıyor, gazı arttıkça emmek istiyor ve bu böyle gidiyor, aras emziKte almadığı için saatlerce emzirdiğimi ve hatta emzirirken uyuyakaldığımı bilirim.

O 6 ay dile kolay.

6 ayın sonunda arasın gaz problemi azaldı ve tamda o dönem ada 2 yaşına girdi.arası ve evdeki kaosu ciddi anlamda farkettiği zamanlardır gerçekte. arası istememeye başladığı dönemler. zaten terrible two denen illettin pençesindeyiz, ada herşeye muhalefet bir de üstüne üstlük evde ağlayan, anne kucağı yada memesi isteyen bir bebek cidden adayı bunalttı, bence böyle durumda yapılabilecek en doğru şey, tabii eğer böyle bir şansınız varsa, aile büyüklerinden yardım almak.yani kaç tane yardımcınız olursa olsun hiç kimse kendi anneniz, kardeşiniz yada babanız kadar özenli olmuyor.


6 ayın sonunda tam gaz sorunsalı yavaş yavaş azalamaya başlamışken,rahatladım artık ben diyecekken bu sefer başka bir sıkıntı baş gösterdi, ada da hiç yaşamadığım ek gıdaya geçiş dönemi problemi!.tam 4 ay, aras ne hazırladıysam, ağzına ne verdiysem tükürdü! Hazırladığım bütün yemekleri artık sinir harbi içinde çöpe dökmeye alışmıştım, ne verirsem vereyim tükürdüğü için o 4 ay anne sütü ve mamayla geçti. anne arkadaşlarımdan öğrendiğim başka yolları denedim, adaya hiç vermediğim halde kavanoz mama denedim yine olmadı, artık umudum kalmamıştı ama vicdanen kabullenemediğim için belki de, aras için hazırladığım yemeklerden birini, 10.ayda yedi ve bizim evde bu durum mürrüvet görmüşlerin sevinciyle karşılandı.


Sanırım bu problemi çözdükten ve aras 12 aylık olduktan sonra bende biraz rahatladım, yani evet hep bir koşturmaca, kaos var, her gün en az 1 kriz yaşanıyor, mutlaka 2 si aynı anda "anne beni al"diye ağlıyor, aynı oyuncağın farklı renkleri evde olmasına rağmen arasın elindeki için ada, adanın elindeki içinde aras ağlayabiliyor, aynı anda hasta oluyorlar yada birbirlerine geçiriyorlar, gece aynı anda uyanabiliyorlar ki bu cidden bir mesele:), aynı anda acıkıyorlar, adayı ikaz ettiğim ve "yapma" dediğim bir davranışı aras saniye geçmeden tekrarlıyor (rol modeli ablası) , ada bazen eskiye dönüyor, şimdilerde masal okuyarak yatağında uyuttuğumuz halde, beni dizinde uyut diye ısrar edebiliyor, banyoya aynı anda girmek istiyorlar yada 2 side gitmek istemiyor,vs.vs...

Hayat ,2 bebeğini aynı anda büyüten bir anne için hiç kolay değil,hemde hiç... Benim şansım ailemin çok kalabalık ve aynı bahçe içinde yaşamaları gerçekten kurtarıcım oldu diyebilirim. Allaha bunun için her gün şükrediyorum yoksa muhtemelen stresten çıldırırdım.

Anne için çok zor olsa da,şu an tünelin sonundaki ışığı tam olarak göremesem de, kendi kardeşlerimi ve bağımızı düşündükçe ada ve aras adına mutluyum ve fakat yorgunum.

Nivea baby turkiye facebookta:)

Nivea çocukluğumda tanıstığım ve kreminin kokusu burnumdan yıllarca gitmemiş tamıdığım ilk bakım markasıdır,yıllar boyu farklı kokularda,şişelerde,isimlerde bir sürü marka bakım ürününü de kullansam çoğunu unutmuşumdur ama nivea ı asla:)

Nivea baby yeni geliştirdiği ürünleri ve aktif sitesini tanıtmak için bizi istinye gymboree ye davet ettiğinde aklıma ilk bunlar geldi,bizde adayla düştük yollara,ada gymboree içinde oyun oynarken bende nivea daki yenilikleri dinleyip ürünleri tanıyacaktım fakat sevgili nivea yetkililerinin hazırlattığı lezzetli ikramlıkları gören ada oyun odasına girmektense benimle nivea ürünlerini dinlemeyi ve muhteşem cheesecake ni yemeyi tercih etti:))

Nivea baby yetkilileri o gün nivea baby turkiye sayfasını facebookta actılar ve tüm annelere ürünlerini ,sitelerini tanıttılar,facebooktada annelerin ürünler hakkında sorularını yanıtlamaya ve ürün tanıtmaya devam edecekler.

17 Ekim 2013 Perşembe

Biraz ordan biraz burdan

Tanıyan var tanımayan var diyerekten bir de kendimi tanıtayım istedim, efenim 33 yaşında daha hayatın baharnda(!) 2 çocuklu eski finansçı, yazar şimdilerde meşhur köle isaura te şubesi olarak saçını süpürge etmiş bir anayım.

Adaya hamile olduğumu öğrendiğimde çirozun tekiydim, 9 ayda tam 38 kilo aldım fakat 3.500 kg bir bebe doğurarak, kocamın "kalan 34.5 kg noolucak?"tacizlerine maruz kalmış, baby blues dönemini teğet geçmiş, sütün mü yetmio sorularına kimi zaman içerlemiş kimi zaman çemkirmiş bir ana olarak şunu söyleyebilirim ki annelik içgüdüsel bir şey ve bir anneye akıl vermek kadar gıcık edici bir şey tok, misal ben adaya kadar hayatımda alt değiştirmemişken, bir anda yaptım işte oldu öyle çok da büyütülecek bir olay değilmiş dedim. fakat o geceler varya uykusuz geceler hakikaten şairin üzerine şarkılar yazmasına değer geceler yaaarrr yaaarrr:))


Uykusuz gecelerim 6. Ayda bitti,ada 6. Aydan itibaren 21.00 da uyumaya başladı ve hatta bendeki özgüvene bakınız ki (şimdi olsa hayatta gidememem) kocamla 3 günlüğüne fransaya bile gittim adayı anneme bırakıp:))

Derken adanın ek gıda dönemi geldi, ilk 15ün kahvaltıyı ve öğlen yemeğini blender dan geçiriyordum ki baktım bunu yiyende nihayetinde insan evladı "yazık"dedim küçük parçalar halinde hazırladım öğle yemeğinde sebzelerini, kahvaltısını, ada da beni hiç üzmedi desem yeridir, ne verdiysem yedi gerçi  bazen ıı-ııh dedi ama o kadar kusur kadı kızında da olur:))

Eh bende vermişim o ara 38 kilonun 29 unu, mutluyum, ada olmuş 9 aylık, keyifli geçiyor günler, düğünler müğünler  derken ve ada 11 aylıkken bazı rahatsızlıklarım sebebiyle gittiğim kadın doğumcum 11 haftalık hamile olduğumu söylediğinde yaşadığım şoku şöyle anlatıyım "nayırrrr nolaamazzz" türk filmlerini canlandırın gözünüzde

Tabii biz dahil, aileler şokta, kimi diyor  iyi oldu büyür ikisi yanyana, kimi diyor vah sana vahlar sana, ben ne yapacağımı şaşırmış durumda 6 aylık olana kadar karnımdaki sabi, taşıdım adayı kucağımda, fakat o saat itibariyle doktorumdan gelen yasak ile adayı kucağıma alamadım ve bu inanılmaz bir yaradır hala içimde, diyorsunuzdur ki nolucak fakat belki o an hamileliğin verdiği hormonal yangın belkide adaya karşı çektiğim inanılmaz vicdan azabı düşündükçe hala içimi acıtır.


Zehirlenmeler, ağrılar, vizdan azapları derken aras 39+3 de kucağıma verildiğinde artık 2bebeli bir anaydım ve ben yandım yarrr yandımm:)) evet şimdi gülebiliyorum bu duruma çünkü aras şu an 18 aylık ve çok stresli ve bir o kadar dramatik dönemi geride bıraktık fakat başka bir postta kolik bebek, küçük yaşta "abla"olmayı anlatmak istiyorum. O kadar uzun o kadar zor bir dönemdi ki herkese nacizane tavsiyem (tabiiki planlıysa) ilk çocuğunuz anaokuluna gitmeden kimsenin gazına gelmeyin ve bekleyin:))



Başlıyorum yeniden:))

Slm,uzun bir aradan sonra insan ilk kez klavye başına geçince ne yazsam, nerden başlasam diye uzun uzun düşünür ya işte bende o engele takıldım bi süredir , 2009 yılında lafebesii isminde bi blogum vardı ordan burdan yazarken,aynı yıl "size koca diyebilir miyim?"adında ilişkileri ti ye alan bir kitap yazmışken, birden 2 çocuklu bir anne olup,tüm duygularını 140 karakterlik twitter a sığdırmaya alışınca böyle duraklar kalırsın işte:))

Tabii bu duraklama döneminin önemli bir sebebide çocuklar, biri 3 diğeri 1.5 olunca evdeki katambol hiç bitmiyor, hep bir koşturmaca var ya fiziken ya beynen. hangi yemek yenicek, ne zmn uyuyacaklar, ne giyecekler derken gün bitip çocuklar uyuyunca gek yaptığım boş boş ya ipad ekranına bakmak yada öyle tv ye:)

Eğer dışarı çıkılacaksa hazırlıklar bir gece önce başlar bizde, yedek kıyafetler, bez, su ıvır zıvır derken bişey unutmadan evden çıkabildiysek ne ala, fiziki yorgunluk zor ama beni yoran asıl bu kadar programlı olmaya çalışmak ve maalesef işin içinde çocuk varsa o program aksamaya,ortasından çatlamaya mahkum. haftanın 3 günü işim rast gitse 4.günü ayagım ters dönüyor zaten öyle de bir şansım vardır hayatta.

Misal ben adada yeme konusunda hiç problem yaşamamışken ki 7 aylıkken ada artık bizimle aynı şeyleri yiyebiliyordu , aras tam 4 ay agzına ne koyduysam tükürdü,10. Ayına kadar savaştık arasla yemek yedirebilmek için ve hatta o 4 aylık sütecte sadece anne sütüyle geçtiğimiz günler çok oldu.

Adaya emzik verdiğim için uykuya dalmada problem yaşadım dersem taş olurum yalnız arasta 2 bebelik diyet ödedim diyebilirim bu konuda, hiç uyumadım. NET! aylarca kolik arası emzirmeyi bıraktığım tek an tuvalete gittiğim zamanlardı.ve geceleri 2 saatin üstüne çıkmazdı arasın uykusu ki zaten aras uyudu zaman ada uyanırdı.

Velhasıl-ı kelam zor gecen ilk 1sennin sonunda şimdilerde fırsat buldumda yeniden yazıyorum,yazıcam inşallah:))


16 Ekim 2013 Çarşamba

Playdate ile keyifli saatler:)

22 ağustos perşembe günü yıldız hisar tesislerinde, kokoshanne ev sahipliğinde yaklaşık 30 anne PLAYDATE etkinliği için biraraya geldik, çocuklarımızla kahvaltımızı ettik, sevgili meltemin organizasyonu sayesinde kiehl's cilt bakım analistleri bizimle teker teker ilgilendiler ve cildimize uygun ürünler hakkında bilgiler verdiler.ayrıca oriflame el&tırnak bakımı standı anneler tarafından çok beğenildi. benim en keyif aldığım kısım ise binnaz abla ya fal baktırmamızdı:) kahvelerimizi içtik, fincanlarımızın fotoğrafları binnazabla.com a gitti ve mail yoluyla hepimize yorumlar ulaştı.

Ada bu etkinlik sayesinde parmak boyası ile tanıştı ve oyun ablasıyla oynadığı oyunlara bayıldı, ben arkadaşlarımla sohbet etmek fırsatı yakaladım daha ne olsun bence playdate tam da ismi gibi çocuklar için oyun vakti bizim içinse keyifli saatler:))

Daha bu etkinliğin tadı damağımızdayken meltemden gelen yeni bir mail ile heyecanım arttı,bu sefer buluşma caddebostan Ebru Karaduman cimnastik atölyesinde gerçekleşti.

Şöyle söyliyim bu buluşma sayesinde edindiğim yeni arkadaşlar ve keyifli sohbet bir yana, bu atölye tek kelimeyle çocuklar için ŞAHANE bir seçim, bu atölyenin kurucusunuda, etkinliği burada planlayan Meltem'ide kutlarım.

Yukarıda çocuklar cimnastik eğitmeni ablalarla hulahup çevirdi,takla atmayı öğrendi, bizler ise kahvelerimizi keyifle yudumladık:)

Arkasından Ebru Karaduman Beden atölyesinin bizler ve çocuklarımız için hazırladığı lezzetli yemeklerimizi yedik,bu buluşmalar her seferinde ayrı bir keyif ayrı bir heyecan oldu benim için,melteme bu yaratıcı düşüncesi için burdan teşekkür ediyorum,zaten bir annenin halinden ancak anne anlıyor:))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...


Special design for Ada ve Aras ile Hayat by GeCe