emzirmek her şartta güzel..

27 Şubat 2014 Perşembe

Soru-cevap (kardeş sonrası,çocuklarda inatçılık)



        Anne soru;

         İnci özlem;
Merhaba elif hanım, benim 2,5 yas'in da oglum.var 11 aylikta kizim var oglum kizim dogmadan once dede ,anne, baba gibi kelimeler cikartiyordu. Kızım dogduktan sonra bi sure daha soyledı sonra tamaniyle bitirdi. Tv cok izliyordu doktora goturdum doktor tv 'kapatin dedi 3 ay kadar kapattik oyun grubuna goturdum hic bir sekilde alisamadi.motor gelisimi cok iyi yalniz su bile demiyor su de oyle vericem dedigimde bile su icmekten vazgeciyor. Nasil yaklasmam gerekiyor yardimci olursaniz cok sevinirim

Uzmanımız cevabı;

<b>Merhaba Özlem Hanım

 Oğlunuzun dil gelişiminin başladığı süreçte kardeşinin doğması bu süreçle ilgili bir gerilemeye  vesile olmuş olabilir. Söylediği kelimelerde yaşanan gerilik, söyleyemiyor olduğuna değil psikolojik etkenlerin varlığına işaret ediyor olabilir. Zorlayarak oğlunuzun direncini arttırabilirsiniz. Dolayısıyla konuyla ilgili bir uzmana başvurmanız, aile dinamiklerinin ve öykünün değerlendirilmesi gerekmektedir.

        Elif Boran Saygın
       Uzman Klinik Psikolog



          Anne sorusu;
           Özge Abca

          Merhaba Elif hnm Özge ben Antalya'da yaşıyorum oğlum Emir 14 aylık benim merak ettiğim Emir               bu    aralar isteklerini çığlık atarak yaptırmaya çalışıyor ve ben bu durumda nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum cevabınızı bekliyorum şimdiden teşekkürler :) 


     Uzmanımız cevabı;

     Merhaba Özge Hanım
    Oğlunuz bunu bazen ilgi çekmek için yaptığı gibi, bazen de sadece kendi sesini denemek için yapıyor      olabilir.  Eğer size bir şey yaptırmak için çığlık atıyorsa, ona bağırmamasını, sakin bir sesle söylediğinde yapacağınızı anlatın. Bu davranış belli bir dönem sürebilir ancak çığlık atmayı pekiştiren davranışlarınız ortadan kalktığında davranışta azalacaktır. 


      Elif Boran Saygın

      Uzman Klinik Psikolog

      Anlam Psikolojik Danışmalık ve Eğitim Merkezi
      Bağdat Cad. Gazi Muhtar Paşa Sok. Nural Apt. A Blok. No:52/3
      Feneryolu
      Tel:   0216 348 49 19
      Cep: 0537 241 05 22

Eğer saçlarınız benimki kadar yıpranmış ve kuruysa,çözüm tek kelime;AVEDA:)


Tanıyanlar bilir,uzun zamandır saçlarım için uygun ürün arayışındayım,eskiden sağlıklı ve KOYU renk olan saçlarımı maalesef sarı aşkına oldukça yordum,üstüne  kuaförlerde satılan hepimiz tarafınca bilinen ürünleri serileriyle kullansam da uzun vadeli bir çözüm bulamadım.

AVEDA ismini dhaa önce sevgili arkadaşım kokoshanne Meltem Bicioğlu'ndan duymuştum ancak tanışma fırsatım HANDEHALUK kuafördeki AVEDA dry remedy lansmanıyla oldu ve iyi ki oldu.

HANDEHALUK kuaföre bayıldım diyebilirim,inanılmaz güler yüzlü,profesyonel ve işlerine hakim bir ekip.Aveda ile çalışmaya başladıklarında aldıkları 1 aylık eğitim,ekibin duruşuna bile yansımış diyebilirim,gidip görürseniz ancak ne demek istediğimi anlarsınız cidden genel kuaförlerden çok farklı:)



AVEDA ürünlerine gelince;ben aradığımı BULDUM! Benim ki kadar yıpranmış,işlem görürken hasar görmüş,uçları kupkuru saçları bile neme doyurduysa bu ürün gerçekten önerilir diyebilirim.

AVEDA ' nın bir özelliğide tamamen organik olması ve imza attığı büyük sosyal sorumluluk projeleri,açıkçası bir markanın sadece ticari amaç gütmeyip bu kadar çevresine duyarlı davranması,örnek alınması ve takdir edilmesi gereken bir durum bence.



Kısaca anlatmak gerekirse;

Bitki ve çiçek özlerine dayalı botanik profesyonel saç, cilt, vücut bakımı ve lifestyle ürünleriyle bitkisel güzellik alanında dünya lideri olan Aveda kuru saçlara çare olan Dry Remedy™ serisini yeniliyor. Üstelik Dry Remedy™ ailesine yeni bir üye ekleniyor! 

Silikonsuz Formulüyle, Dry Dry Remedy™ Daily Moisturizing Oil %99.9 doğal* formulüyle saçları tek uygulamada% 41** oranında nemlendiren Dry Remedy™ daily moisturizing Oil, kuru saçlara çare niteliğinde ki Dry Remedy™ serisinin yeni üyesi. Dry Remedy™ günlük durulanmayan yağ, saçı ağırlaştırmıyor ve hoş kokusuyla saça lüks bir his veriyor.

 Üstün nemlendirme gücünün kaynağı ise içinde yer alan organik buriti yağı, organik zeytinyağı ve yumuşatıcı nar. Her saç tipine uygun Dry Remedy Daily Moisturizing Oil ‘i 2-4 damla arası ıslak yada kuru saça uygulayabilirsiniz. 

Hayat Ağacının Yağıyla KURU SAÇLARA YENİ BİR HAYAT Brezilya’nın derinliklerinde Piaui halkı, ‘nerede buriti meyvesi var ise orada su vardır’ der. Çünkü bu meyve sadece brezilya ormanlarının iç bölgelerindeki nehir kenarlarında bulunan yaşam ağaçlarında yetişmektedir.

Aveda içinde yaşadığımız dünyaya özen gösterme misyonu ile, Dry Remedy Daily Moisturizing Oil’in özü olan buruti yağını yöresel topumlara gelir yaratankooperatiflerden satınalarakbirçok ailenin yaşamını sürdürmesine yardımcı olmaktadır. 

Yenilenen Formül ile Aveda Dry Remedy™ Sistemi YENİ organik çiçek aroması; bergamot, zencefil, lavanta ve 16 farklı saf çiçek özünden oluşan doğal içerikli karışım ve yenilenen formül ile Dry Remedy™ kullanıcılarının %93’ü saçlarının nemlendiğini ve yumuşadığını belirtiyor. 

Dry Remedy™ Ailesinin Ürünleri: 

Dry Remdy™ Daily Moisturizing Shampoo Sülfatsız formül ile kuru ve kırılgan saçları nazikçe temizler ve nemlendirir. Organik Buriti Organik buriti yağı ile derin nemlendirci kompleks içerir. 250ml/83 TL*** 

Dry Remdy™ Daily Moisturizing Conditioner Buriti yağı içeren derin nemlendirici kompleksiyle saçları yumuşatır, pürüzsüz ve parlak saçlar yaratır. 200ml/105 TL**

 Dry Remedy™ Moisturizing Masque Derin nemlendirici kompleks içeren haftalık maske saçı yoğun bir nemle kaplayarak, saçın neme doymasını sağar. 150ml/119 TL***

 Dry Remdy™ Daily Moisturizing Oil 99.9% doğal-içerikli* organik buriti yağı ile durulanmayan bakım, saçları anında 41%** oranında nemlendirir. Silikon içermeyen formülü ile kuru yada ıslak saça uygulanabilir. Saça parlaklık ve yumuşaklık verir. 30ml/ 94 TL*** * Bitkilerden, petrol-dışıminerallerdenveyasudan.

 Daha fazla bilgi için aveda.com.tr **

 Kliniktesttegünlüknemlendirmeyağı 1 defauygulandıktan sonra **

* Tavsiye edilen satış fiyatı Aveda ürün ve hizmetlerine ulaşabileceğiniz kuaför salonları: Ankara -Paris Kuaför Next Level AVM Akatlar -Kemal Baykar Akbatı -BB Kuaför Salonu Akmerkez AVM -Erdem Kıramer Altunizade -MAS Kuaför Anadolu Hisarı -Erdem Kıramer Bağdat Caddesi -Ediz Kuaför Cevahir AVM -Mehmet Tatlı Cihangir -Makas Bliss Etiler - Ertan Altun Etiler -Uğur Alevyılmaz Hair Design Florya Aqua AVM - Erdem Kıramer Gaziantep -Zahittin & Bülent Kuaför İstinyepark AVM -Erdem Kıramer Nişantaşı - Erdem Kıramer Ulus -HANDEHALUK Hair & Makeup Varyap Meridien -BB Kuaför Salonu Zorlu AVM -


HANDEHALUK Hair & Make up Aveda Hakkında: Bitkisel güzellik alanında dünya lideri olan Aveda 1978 yılında sektörün profesyonellerine hem çevre, hem kendileri, hem de müşterileri için yüksek performanslı, bitki bazlı ürünler sunmak amacıyla kuruldu. Markanın kökleri doğu Hindistan’ın iyileşme sanatı olan Ayurveda’ya dayanmaktadır. Son olarak nihayet Türkiye’de de kadınlarla buluşan çiçek ve bitki bazlı Aveda ürünleri dünyada 30 ülkede 7.000’den fazla salonda, spada satışa sunulmaktadır. Bulunduğu ülkeler; Amerika, İngiltere, Kanada, İrlanda, İtalya, İspanya, Almanya, Kore, Tayvan, Hong Kong, Avustralya ve Singapur.

 TuğçeBiçer Aveda PazarlamaAsistanı/ Estée Lauder Companies (216) 217 17 82 tbicer@tr.estee.com FuatGökçe Kırtay Aveda Pazarlama&SatışMüdürü/ Estée Lauder Companies (216) 217 16 49 gkirtay@tr.estee.com

26 Şubat 2014 Çarşamba

Şefin tarifi:) patlıcan kebap..

Haftasonuna girerken,lezzetli bir tarif paylaştı bizimle şefimiiz:)

Bugün ne pişiricem diye düşünmeyin:)

Haydi mutfağa:)


Patlıcan kebap

Malzemeler;
1kg dana kuşbaşı et
1 yemek kaşığı
2 adet kuru soğan
3 diş sarımsak
1 adet defne yaprağı
1 kg patlıcan
2 domates
4 adet çarlıiton biber
Tuz
Karabiber

Dana etini kendi suyuyla tencerede defne yaprağıyla birlikte,orta ateşte pişmeye bırakıyoruz.et suyunu çektikten sonra doğranmış soğan ve sarımsağı içine atıyoruz.daha sonra salçasını ilave ediyoruz.4 su bardağı kadar su ilave ediyoruz.tuz ve karabiberide ekleyin pişmeye bırakıyoruz .
Patlıcanları alacalı doğrayıp,tuzlu suda bekletiyoruz.parmak şeklinde patlıcanları doğrayıp kızgın yağda kızartıyoruz.
Et piştikten sonra bir fırın kabına koy.üstüne kızarmış patlıcanları,domatesleri ve çarliston biberleri üstüne dizin.180 derecede 20 dak fırında kaynat.

Afiyet olsun:)

Şefin lezzeti
Bayar  caddesi sarı kanarya sokak yıldız Apt.No 5/A Kozyatağı

216 372 88 01

sefinlezzeti@hotmail.com
İnstagram/sefinlezzeti 

20 Şubat 2014 Perşembe

Soru-cevap (gelişim sorunu,kolik,terrible two)



              Anne soru;
                
              Cemile Gül;
         

   Merhaba ;

İnstagramda sizle ilgili duyuruyu duyunca ne kadar sevindiğimi anlatamam tam da aradığım şey bu destekti
Benim 18 aylık bir oğlum var sırası ile gözlemlerimi aktarayım size umarım yardımcı olabilirsiniz

Mesela ilk olarak bebeğimin başını tam olarak dimdik tutması 5,5 ayında oldu

Bebeğim desteksiz oturmaya başladığında 10,5 aylıktı 

Ben bu gözlemlerim doğrultusunda bebeğimi bir nöroloji uzmanına götürdüm kafa ultrasonu ,emar çekildi , metabolizma testi yapıldı çok şükür hepsi temiz çıktı dr bizi fizik tedaviyede yönlendirdi orasıda gayet sağlıklı olduğunu söyledi ve dr 2 aylık motor gelişim geriliği var dedi ancak benim kendi gözlemlediğim 5 ay kadar gerilik var 

Mesela şuan bebeğim 18 aylık ve hala yürümüyor yani kısa kısa yürüyor 1,5 aydır ben ve eşim karşılıklı duruğumuzda aramızdaki mesafede 5-6 adım yardımsız yürüyor hala tam anlamı ile serbest yürümeye başlamadı

Zekasal olarak gayet iyi söylediğimiiz komutları yerine getiriyor dr da zaten zekasal ya da fiziksel bir sorun yok dedi ancak akranları ile bir araya geldiğinde rahatlıkla görülebilen bir 5-6 aylık hareket geriliği söz konusu sizce ne yapmalıyım


      Uzmanımızın cevabı;

     Merhaba Cemile Hanım,
 
Verdiğiniz bilgiler doğrultusunda, şu ana kadar oğlunuzun fizyolojik ve nörolojik tetkiklerinin yapılmış olduğunu ve size bildirilen fiziksel, nörolojik ya da zekasal bir sorun olmadığını anlıyoruz. Genel olarak, yürüme gecikmesi ile birlikte diğer gelişim alanlarına da bakılır. 

Bebeğinizin diğer kaba motor becerilerini yapıp yapamadığı, anlamlı kelimeler söyleyip söylemediği, seslenildiğinde bakıp bakmadığı, çevresindekilere ve oyuncaklara ilgi gösterip göstermediği de önemlidir. 

Eğer bu gelişim alanlarında bir sorun yok ise yürümenin gecikmesinin nedenlerine bakılmalıdır. Yürüme fazla kilo, emeklemeyerek daha hızlı gitmenin tercih edilmesi, korumacı ebeveyn tututumları, yürümeye motive edilmeme gibi sebeplerden gecikebilir.

 Oğlunuzun yürümesi için eşinizle birlikte onu teşvik etmeye devam edin, yürüme konusunda direnç gösterdiğinde zorlamayın, evde ve dışarıda yürümesine fırsat verecek aktiviteler ve ortamlar yaratmaya çalışın. Çıplak ayakla basmasına izin vererek yere basma algısının gelişmesini ve bunu hissetmesini sağlayın. 

Yürümeye çalıştığında bir oyuncak hedef koyularak ilgisini çekin ve oyuncağa ulaşmasını sağlayın ve onu ödüllendirin. Şu ana kadar size verilmiş bilgiler doğrultusunda herhangi bir gelişimsel bozukluk tanısı konulmamış olup, yürüme gecikmesi ve diğer gelişimleri takipte kalarak gerekli gördüğünüz takdirde yine ilgili bir uzmandan destek alabilirsiniz.
 

       Anne soru;

       Aslıhan aytaç;

İyi gunler... Benim oglum Dogu 1 yasinda ve ilk aylar kolikle mucadele ettik. Suanda da hala cok aglayan bir bebek... Ve nasil yaklasacagima karar veremiyorum. Cok korkulari var aglamalarinda  ona kucak acmam guv en saglamasina katkida bulunur diye dusunuyorum. Ama bazende aglamalarina duyarsiz kalirsam bir sure sonra susarmi ki diye dusunuyorum. Yani gormezden mi gelmeliyim yoksa zaten guvensiz bir bebek hep kucak mi acmaliyim....


Uzmanımızın cevabı; 

Merhaba Aslıhan Hanım,


Biz yetişkinler gibi küçük çocukların hayatlarında da birçok stres kaynağı vardır ve bunlar da ağlama ihtiyacı doğurur. Anne baba olarak onların neden ağladığını bilirsek bunu daha rahat kabulleniriz, ancak küçük çocuklar çoğu zaman neden ağladıklarını ifade edemedikleri için kendimizi çaresiz hissederiz.

 Burada önemli olan çocuğunuzun neden ağladığı değil, sizin onun ağlamasını kabul etmenizdir. Çocuğunuzun ağlamasına izin verin. Çocuğunuz ağlarken onu izleyerek ve dinleyerek ilgi gösterebilir ve yüz ifadenizle sevginizi iletebilirsiniz ya da "üzgün olduğunu anlıyorum, ağlayabilirsin" gibi sözel ifadelerle duygusunu anladığımızı belirtebiliriz. 

Ağlayarak rahatlamaya çalışan oğlunuzu kucağınıza almanız ve sarılmanız önemlidir, ancak çocuğunuz buna şiddetle kaşrşı geliyorsa kucağınıza almadan da ona sevildiğini ve kabul edildiğini hissettirebilirsiniz. 

Korkular konusuna geldiğimizde, öncelikle "Çok korkuları var." derken ne kastettiğinizi, yani içeriğini daha iyi anlamamız gerekir. 

Ama genel olarak bakarsak, çocukların mizacına, hayal gücüne, çevresel faktörlere ve deneyimlerine bağlı olarak kendi korkularını geliştirdiklerini söyleyebiliriz. Korkular gelişimin normal bir parçasıdır. Ancak yine de nedenlerini sorgulayabilirsiniz. Çocukların korkuları bilgi eksikliğinden, yaşadıkları sıkıntı verici deneyimlerden, başkalarından edinilen korkulardan kaynaklanabilir ya da gerçek duygusunu dile getiremediğinde ortaya çıkar. 

Oğlunuz henüz bir yaşında ve şu anda onun için gerekli güvenli ortamı sağlar, kucaklamaya devam eder, koşulsuz sevgi verir ve duygularını yaşamasına  izin verirseniz korkularının oluşmasını ve artmasını engelleyebilirsiniz.
 
Teşekkürler
--  


Anne soru;

Tuğba Yavasca;
Merhaba,
Benim sorumda belki bir çok annenin sormuş olabileceği bi konu ile ilgili..Kızım 18 aylık.. şu aralar derdimiz sinir krizi..İstemediği bişi olduğunda yada istediği bişi olmadığında kendini yere atıp kafasını yere vuruyor ve ben bu sorunu nasıl çözeceğimi bilemiyorum..Nasıl yaklasmalıyım? çok inatçı ve sinirli..

Teşekkür ederim 

Tuğba
 
Uzmanımızın cevabı;
 
Merhaba Tuğba Hanım, bebeklerin en zor dönemlerinden biri de 18 ay-2 yaş dönemidir. 

Literatürde "Terrible Two" yani "Felaket İki" olarak adlandırılan bu dönem bebeklerin ergenlik dönemi olarak da değerlendirilir.

 Bu dönemin yaşanması sağlıklı psikolojik gelişimin bir parçasıdır; ancak bu sürecin sağlıklı gelişebilmesinde anne ve baba olarak yaklaşımlarınız oldukça önemlidir. Bu dönemde bebeğiniz herşeye itiraz eden, herşeyi kendi yapmakta ısrar eden, istediği olmadığında öfkelenen, bazen çevresine bazen de kendine zarar veren bir bebeğe dönüşüp sabrınızı zorlamakta ve sınamaktadır.

 Çocuğunuz yürümeye başlamış olup, etrafında olan biteni keşfetmeye çalışır ve yeni bilgiler edinir. Ancak dil gelişimi henüz tam olarak gelişmediği için bazı istek ve duygularını ifade edemez.

 Bunun yanısıra  bağımsız olmak ister ve becerebildiklerini kanıtlama çabasındadır. Sınırlarını bilmek ve bazen de bunları genişletmek için zorlamak ister. İşte bahsettiğiniz istediği olmadığında sinir krizi geçirmek de bu sınırları genişletme isteğinin bir parçasıdır. 

Öncelikle anne ve baba olarak tutarlı davranışlar sergileyerek çocuğunuza davranışlarının sonuçları olduğunu ve sınırlar çizdiğinizi göstermelisiniz. Bunu yaparken onun bağımsızlık kazanmaya çalıştığını göz önünde bulundurarak sınırlı seçenekler sunarak kontrolü ona bırakabilirsiniz. 

Örneğin, soğuk havada etek giymek istiyor, siz ise pantolon giymesi gerektiğini düşünüyorsunuz. O zaman ona " pembe pantolonunu mu giymek istersin yoksa yeşil pantolonunu mu?" diye sorarak seçenek sunuyoruz ve bizim sunduklarımız arasından onun karar vermesi için fırsat yaratıyoruz. Çocuğunuz bir şey istediğinde bunun gerçekten izin verilebilir, olabilir bir şey olup olmadığını iyice düşünebilir, kararlılık ve tutarlılık çerçevesinde ona özgürlük tanıyabilirsiniz. 

Bunlar krizleri önlemek ve azaltmak için genel olarak yapabilecekleriniz. Kriz anında ise sakin ve sabırlı olmalı ve çocuğu sakinleşebileceği bir ortama taşımalısınız. Tutarlı olarak görmemezlilkten gelerek davranışın sönmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca, bu gibi durumlarda çocuğunuzun duygusunu anlamak da önemlidir. 

Çocuğunuza ne istediğini anladığınızı, kızgın olduğunu
gördüğünüzü ama neden istediğinin olamayacağını ona sarılarak anlatabilirsiniz.

Teşekkürler 
 

Nihan Yugaç Doğan
Uzman Klinik Psikolog 
Anlam Psikolojik Danismanlik ve Egitim Merkezi
www.anlam.com.tr
Tel:   0216 348 49 19 pbx
Fax:  0216 348 14 73
Gsm: 0537 241 05 22 
Adres: Bagdat Cad. Egemen Sok. No:22\5 Feneryolu


Gazlı Bebek, Anlatılmaz Yaşanır!

Bebeğiniz gazlıysa, kime ne kadar anlatsanız da sizi en iyi, bebeği gazlı olan bir anne anlar. Paylaşılan çareler, anneanne/babaanne önerileri, doktor kontrolleri… Annelerin geçirdikleri o günlerin tarifi yoktur.
Tıpkı anne olduğunuzda, bebeğinizi kucağınızı aldığınız zamanki duygularınızı tarif edemediğiniz gibi…
Uykusuz geceler, insanın kendine ‘acaba sorun ben de mi’ diye sorduğu zamanlar elbette geride kalacak ve o tatlı varlık bir gün en tatlı gülüşüyle size bakacaktır. Peki ama ne zaman?
Dilerseniz biraz neden bebekler gazlı olur bir bakalım, anlamaya çalışalım.
Bebeklerin 55%‘i yaşamlarının ilk aylarında sindirim problemi yaşayabilir çünkü dünyaya geldiklerinde sindirim sistemleri henüz tam olarak gelişmemiştir.
Bebekler için en uygun besin anne sütüdür ve hayata en iyi başlangıcın yapılmasını sağlar.
Bebeğin anne sütü ile beslenmesi için hazırlık yapılması aşamasında ve emzirme esnasında sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulamanız önemlidir.
Sütünüzün az olduğunu hissettiğinizde bebeğinizin beslenmesi konusunda her zaman doktorunuza ya da sağlık profesyoneline/uzmanına danışmanız doğru olacaktır.
Doktorunuzun da görüşüyle, gazlı bir bebek için en doğru seçim,
bebeğinizin sindirimi kolay besinlerle beslenmesidir.
Bebelac Nutrikonfor devam sütü, fermentasyon teknolojisi ile üretilmiştir. Fermantasyon, yoğurt ve benzeri ürünlerin üretiminde kullanılır. Fermente ürünler sindirime yardımcıdır.
Bebelac Nutrikonfor 2, 6. aydan itibaren kullanılabilen devam sütüdür. 6. aydan itibaren her gün en az 500 ml anne sütü veya yetersiz ise doktorunuza danışarak devam sütü vermeniz önerilir.
Bebelac Nutrikonfor 2’yi bebeğiniz 1 yaşına gelene kadar kullanabilirsiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

PAGDER İLE PLASTİKTEN YUVAYA :)



2005 yılında artık bakamayacağı için yeni yuva aranana bir pekinese sayesinde başladı benim ilk evcil arkadaşımla serüvenim.çocukluğumdan beri öok sevmeme rağmen ailem sorumluluğunu ancak alabileceğimi düşündükleri zaman izin veridler bu dostluğa ev sınırlarına taşımama:) moşi ile geçen yıllarımda  anladım ki bu karşılıksız sevgiyi anlamak herkesin harcı değil maalesef:(

PAGDER; sıcak bir yuva her canlının hakkıdır demiş ne de güzel etmiş ve atık plastiklerden % 100 geri dönüşüm sağlayarak plastik hayvan yuvaları yapmak için harekete geçmiş.


TOPLANAN HER ATIK PLASTİK GERİ DÖNÜŞÜMLE 1 HAYVAN YUVASININ TUĞLASI OLACAK!

 
PAGDER’İN “SICAK BİR YUVA HER CANLININ HAKKIDIR” PROJESİNE KATIL

ÇEVRE TEMİZLİĞİNE, GERİ DÖNÜŞÜME KATKI SAĞLA, HEM DE YUVA YAP!

 

  • PAGDER’in “Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” sloganıyla sahipsiz sokak hayvanları için düzenlediği “Yuvaya Dönüşen Plastikler Projesi”, düzenlenen basın toplantısıyla hayata geçti.
  • Projeyle, ülke genelinde tüm hayvan severlerin katılımıyla toplanacak, her biri defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan atık plastiklerin (Plastik yoğurt-peynir kapları, pet şişeler ve kapakları, deterjan şişeleri, eski plastik oyuncaklar, işlevini kaybetmiş plastik damacanalar, plastik askılar vb.)  yüzde 100 geri dönüşümü sağlanarak plastik hayvan yuvaları yapılacak.
  • Çevre ve geri dönüşüm bilinci yaratırken, hayvan sevgisi taşıyan herkesi üzen, çoğu kez çaresizlik hissettiren sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik önemli bir adımı başlatacak olan ve afişler, billboard’larla, kamu spotu TV filmi ve sosyal medya çalışmalarıyla “Yuvaya Dönüşen Plastikler” adlı kampanya kamuoyunda etkin bir şekilde duyurulacak.
  • Projenin pilot uygulaması, ilk etapta 3 bin yuva ile İstanbul’da hayata geçecek; ardından Türkiye geneline taşınacak.

 

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan atıkları kaynağında ayrı toplama, ayırma ve geri dönüşüm uygulamalarının ülke geneline yayılması büyük önem taşıyor. PAGDER (Türkiye Plastik Sanayicileri Derneği), aslında birer değerli hammadde olan plastik atıklarla ilgili çevre ve geri dönüşüm bilinci yaratırken, bireysel olarak da kaynağında ayrı toplama alışkanlığını kazandıracak; ayrıca sokak hayvanlarının da yaşam koşullarını iyileştirecek önemli bir proje hayata geçiriyor.

 

Defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan atık plastikler, hayvanları sıcak bir yuvaya kavuşturacak!

 

PAGDER’ in öncülüğünde başlayan “Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” sloganı taşıyan “Yuvaya Dönüşen Plastikler” kampanyası, Türkiye’nin geniş katılımlı ve önemli çevre ve geri dönüşüm projelerinden biri olmaya aday. Proje kapsamında ihtiyacı bulunan hayvan bakımevleri başta olmak üzere ülke genelinde toplanacak (Plastik yoğurt-peynir kapları, pet şişeler ve kapakları, deterjan şişeleri, eski plastik oyuncaklar, işlevini kaybetmiş plastik damacanalar, plastik askılar vb.) tüm plastik atıkların yüzde 100 geri dönüşümü sağlanarak plastik yuvalar yapılacak.  

 

İlk etapta pilot bölge olarak İstanbul’da 3 bin sahipsiz hayvana sıcak bir yuva sağlamayı, ileriki dönemde de ülke geneline yayılmayı hedefleyen kampanyada, geri dönüşüm yoluyla da önemli ekonomik ve çevresel artı değerler yaratılması bekleniyor.

 

Projeye önemli kurum ve kuruluşlardan tam destek!

 

“Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” projesinin detayları, PAGDER’in ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı. Toplantıya, PAGDER (Plastik Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci ile üst düzey yetkililerinin yanı sıra T.C.Orman Su İşleri Bakanlığı-İstanbul 1. Bölge Müdürü Haluk Özder, Ataşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Namık Sürmen, Zeytinburnu Belediyesi Proje Koordinatörü Mehmet Uçar; PLASFED (Plastik Sanayicileri Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı ve İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhr. Birliği - projenin basın lansman sponsorluğunu da üstlendi.) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selçuk Aksoy, HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) Başkanı Nesrin Çıtırık ve federasyona bağlı 16 üye dernek yetkilileri; SHKD (Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği) Yöneticisi Veteriner Hekim Murat Bekhan, BGD (Barınak Gönüllüleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Aslı Varlıer Pelit, ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) Genel Müdürü Yaşar Nadir Atilla ile sahipsiz kedi-köpekler için yapılacak yuvalarının yapımını üstlenen proje ana sponsoru Benoplast; projeye platin sponsorluğuyla katkı sağlayan BASF yetkilileri Burak Emiralioğlu, Ümit Hançer, Arzu Aksoy Bilgen, TÜYAP’dan Tamer Güzelaydın, proje altın sponsorluğunu üstelenen Naksan Holding Genel Müdürü Murat Zar, PAGDER&ASLAN OSB Yönetim Kurulu Başkanı Fidan Aslan, Gema Polimer’den Erkan Aydın ve Petkim’den Memduh Taşlıcalı katıldı. Projeye gümüş sponsor olarak destek veren Şenmak’tan Selim Şen, Chemorbis yetkilileri, Bak Plastik, Akay Stand, AKMİB (Akdeniz İhracatçı Birlikleri), Ravago Grup’tan Yakup Ülçer ile Engel’den Kadir Topuçar da basın toplantısında yer aldı.

 

“Tüm Türkiye’ye projemize katılım için çağrıda bulunuyoruz; PAGDER olarak 685 plastik kulübe bağışımızla projemizi başlatıyoruz”

 

Hayvan hakları ve hayvanları koruma konusunda gönüllü olarak birçok çalışma yapan Tuna Arman’ın proje yüzü olduğu basın toplantısında konuşan PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, “Projemizle, toplumumuzun çevre, geri dönüşüm ve sokak hayvanlarına dikkat çekmeyi; sadece ilgili bakanlıkların, yerel belediyelerin, vakfı ve derneklerin çabalarıyla değil, tüm kamuoyunun katılımıyla, el ele verildiğinde bu sorunların çözülebileceğini kanıtlamayı amaçlıyoruz. PAGDER olarak projemize ilk katkıyı da yine biz yapıyor; 685 plastik yuva bağışında bulunuyoruz. Birçok hayvan severin, hayvan hakları koruma derneklerinin de kendi olanakları kapsamında çare üretmeye çalıştıkları sokak hayvanları, sevimli dostlarımız kedi ve köpeklerle ilgili sorunların etkili, insancıl ve kalıcı bir şekilde çözülebilmesinin yolları uzun zamandır araştırılıyor; yıllardır yerel yönetimler de bu sorunla başa çıkmak için uğraşıyorlar. Ancak, sahipsiz sokak hayvanlarının sayılarının çok fazla oluşu özellikle büyük metropoller başta olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde süregelen bir sorun. Bu projemizle yine yanlış bilinen bir algıyı da düzeltmeyi, ülke ekonomimize de zarar veren bir alışkanlığı değiştirmeyi hedefliyoruz. Afişlerle, billboard’larla, üniversiteler arası düzenlediğimiz ve 10 bin lira para ödüllü yarışmamızla hayata geçerek kamuoyunu bilgilendirecek kamu spot filmimizle, sosyal medya çalışmalarıyla ve siz değerli basın mensuplarının haber destekleriyle, defalarca geri dönüştürülebilen atık plastiklerin aslında birer hammadde de olduğunu ve geri dönüşümle yeniden birçok mamule dönüşebildiğini; plastiğin doğa dahil tüm canlılar için dost olduğunu bir kez daha anlatmış olacağız. Şayet, yerinde, kaynağında ayrıştırma alışkanlığını; çevre ve geri dönüşüm bilincini tüm toplumumuza kazandırabilirsek, sokaktaki canlılar için de sıcak bir yuvaya dönüşebilen plastik ile ilgili haksızca oluşturulan olumsuz imajımıza da pozitif katkı sağlamış olacağız” dedi.

 

 

Plastik hayvan yuvaları özel kalıp maliyetleri yüzünden bir türlü hayata geçememişti!

 

Dayanıklılık, hijyenin kolayca sağlanabilmesi gibi birçok açıdan ahşap kulübelere kıyasla kedi-köpekler açısından daha uygun özellikler taşıyan plastik hayvan yuvalarının yapımının özel kalıp maliyetlerinin 500 bin dolarlara varan yüksek maliyetlerde olması nedeniyle bugüne kadar hayata geçemediğini aktaran Hüseyin Semerci, bu sorunu projenin ana sponsorluğunu da üstlenen Benoplast ile aştıklarını belirtti. Semerci, “Toplanan atık plastiklerle, soğuğa, yağmura dayanıklı, kolayca yıkanabilen, şık tasarımlı, kaliteli plastik yuvalar yapılacak. İşbirliği yapan, projeye destek veren bireylerin, firmaların, derneklerin isimleri de bu yuvaların üzerine yazılacak. Buradan tüm çevrecileri, hayvan severleri ve dernekleri, birlikleri, belediyeleri, firmaları ve projemizin sürdürülebilirliğini sağlayacak her bireye destek vermeye,  kampanyamıza katılmaya çağırıyoruz. Plastik atıklar dahil tüm atıkları çöpe, sokağa atmak yerine kaynağında ayrıştıralım. Böylece hem ülke ekonomimize kazandıralım hem doğayı-çevreye atarak, bırakarak, üstelik suçunu da plastiğe yükleyerek, görüntü kirliliği yaratmayalım, hem de önemli sosyal bir sorunlarımızdan biri olan sokak hayvanlarına sıcak bir yuvaya dönüştürelim. Unutmayalım ki, her atık plastik bir cana sıcak bir yuvanın tuğlası olacak” dedi.

 

Hayvan severler, projenin “iyi bir fikir” olmaktan çıkıp başarılı ve uzun soluklu bir uygulamaya dönüşebilmesi için bireysel sponsorluklar yoluyla da projeye katılabilecek; yuva ihtiyacı bulunan hayvan bakımevlerine, kontrollü bölgelere bu yuvalardan temin edebilecek!

 

Hüseyin Semerci, ülkemize, çevreye ve sahipsiz sokak hayvanlarına fayda getirecek bu projenin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının, ülke geneline yayılmasının en önemli hedefleri olduğunu aktardı. Bir sivil toplum örgütü olarak bu projeyle ilgili kendi imkanları dahilinde her türlü katkıyı sağladıklarını; ancak çok büyük çaplı ve uzun soluklu olması gereken bu projede herkesin desteğine ihtiyaç bulunduğunu paylaştı. Semerci, arzu eden firma ya da hayvan severlerin yuva ihtiyacı bulunan hayvan bakımevlerine ya da konutunun bulunduğu siteye vb. bu plastik yuvalardan sağlayabileceğini, bireysel sponsorluklarla da bu projenin iyi bir fikir olmaktan çıkıp başarılı bir uygulamaya dönüşebileceğinin altını çizdi. Semerci, “Bireysel olarak, bu yuvalardan ihtiyacı olan yerlere temin etmek isteyenler için de özel bir hesap açılıyor; 350 TL gibi uygun bir rakamla, bir yuva alan kişi, bir tane yuvayı da ihtiyacı bulunan hayvan bakımevine bağış yapmış olacak. Yani bu projeye katılan herkesin katkısı, projenin tüm ülke geneline yayılması ve sürdürülebilirliği için kullanılacak” dedi.

 

Projeyle plastik ile ilgili bilinen yanlışların da doğruları anlatılacak!

 

Bu projenin plastikle ilgili yanlış bilinenlerin doğrularını da anlatmayı hedeflediğini söyleyen Hüseyin Semerci, “Tüketicilerin sorumluluk paylaşımını esas alan, sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmayı da hedeflediğimiz projemizdeki bir diğer amacımız da bugünkü refahımızı sağlayan plastik ile gerçekleri bıkıp usanmadan anlatmak… Çünkü plastiğe büyük haksızlıklar yapılıyor; çeşitli nedenlerle ortaya atılan ve “şehir efsaneleri” ile bilgilerin doğruluğu, yanlışlığı araştırılmadan önyargıların oluştuğunu ve insanları olumsuz etkilediğini görüyoruz. Alternatif malzeme üreticilerinin de pazar kaybetme kaygısı ile her gün artan ölçüde ve bilimselliğe dayanmayan iddialarla plastiğe saldırılması, plastikle ilgili kamu algısının olumsuzlaştırılmasına neden olmaktadır. Oysa plastikler üretim, kullanım ve geri dönüşüm safhalarında en çevreci malzemelerdir; tıptan eczacılık, kozmetik, ilaç sanayine, inşaata, teknik parçalara, tekstilden sportif eşyalara, otomotive kadar çok sayıda sanayi kolunda kullanılıyor. Defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan plastikler geri dönüştürüldüğünde kaynak tasarrufu ve ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlarlar. Gelişen teknolojiye paralel olarak her gün yeni uygulamalara imkan sağlayan plastiklerin ekonomik ve kolay uygulanabilir olması, diğer maddelere göre tüketimini hızla artırıyor; yapılan tüm ölçümlemeler, araştırmalar plastiğin birçok kişi tarafından bilinmeyen benzersiz ve olumlu yanlarını da ortaya koyuyor” dedi.

 

Plastikler, büyük bir katma değer zinciri yaratır: Türkiye plastik sektörü Avrupa 2’ncisi, dünya 7’ncisi!

 

Hüseyin Semerci, Türkiye plastik sektörünün başarılarının da ne yazık ki bilinmediğini, plastik üretimini 8,1 milyon tona yükselterek şu anda Türkiye’nin İtalya’yı sollayarak Almanya’nın ardına yerleşerek Avrupa’nın ikinci büyük plastik üreticisi olduğunu, dünya sıralamasında ise üretim miktarı bazında yüzde 2,8 payla 7’nci ülke konumuna yükseldiğini aktardı. Semerci, “Plastik sektörü, 14 bin dolayında şirketiyle 250 bin kişilik istihdam yaratan Türkiye plastik sektörünün ağırlıklı kısmını oluşturan mamullerde, 2013 yılı üretimde değer bazında yüzde 17 artışla 34.3 milyar dolar üretim değerine ulaşıldı. Plastik mamullerde 2013 sonunda bir önceki yıla göre yüzde 13 artışla, 4 milyar 583 milyar dolar ihracat yapıldı. Plastik mamullerde yurt içi talebin tamamına yakını karşılandı; kişi başına plastik mamul tüketimi 74 kg oldu. 1 milyar 680 milyon dolar dış ticaret fazlası verildi. Kısaca; plastikler büyük bir katma değer zinciri yaratarak ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişmelerine katkıda bulunmaktadır. Açıkçası, doğru bilgilere sahip olan herkesin, özellikle medyanın kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatması, bugün burada sizlerle paylaştığımız projemizin ülke başarısı için de büyük önem taşıyor, siz değerli basın mensubu dostlarımızın da gönüllülük esasına dayalı bu projenin faydalarını görerek, kamuoyuna duyurum için haber desteklerinizi vereceğinize inanıyoruz” dedi.

 

 

PROJEYE KURUM VE KURULUŞLARDAN TAM DESTEK:

 

Ana Sponsor:

Beno Plastik Ambalaj Kalıp San. Tic. Ltd. Şti.

 

Platin Sponsorlar:

Basf Türk Kimya San. Tic. Ltd. Şti.

Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.

 

Altın Sponsorlar:

Gema Polimer Plastik Ürünleri San. Tic. A.Ş.

Naksan Plastik ve Enerji San. Tic. A.Ş.

PAGDER ASLAN Özel Organize Sanayi Bölgesi

Petkim Petrokimya Holding A.Ş.

 

Gümüş Sponsorlar:

Chemorbis Elektronik Pazaryeri A.Ş.

Engel Enjeksiyon Makineleri Tic. Ltd. Şti.

Ravago Grup Türkiye

Şenmak Makine San. Tic. Ltd. Şti.

AKMiB (Akdeniz İhracatçı Birlikleri)

Akay Stand

Bak Plastik

 

Basın Lansmanı Sponsoru:

İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliğİ)

 

Destekleyenler:

T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı

Ataşehir Belediyesi

Zeytinburnu Belediyesi

ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı)

PLASFED (Plastik Sanayicileri Federasyonu)

HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu)

SHKD (Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği)

BGD (Barınak Gönüllüleri Derneği)  





 
 
 

13 Şubat 2014 Perşembe

Unutulmaz denen herşey,bir gün gelir unutulur...



İnsanloğlunun acıya karşı dayanma sırrı ne daha güçlü olmak ne de umursamaz olmak aslında,tek sır var o da unutmak!


Unutmak  acıları hafifletiyor,hayatın akışı içinde o büyük ve derin acının üstüne binene yeni ve daha büyük bir acı yada kahkaha attıran müjdeli  haber unutturuyor bize hatırlarımızı,acılarımızı,,mutluluklarımızı,uzun yıllar sonra orda öylece duran,hissiz bir anı olarak kalıyor belleğimizde.

İnsan hafızası çok enteresan bir şey,asla unutmam dediğimiz  insan için gün geliyor " o kim?" Diyoruz cidden ama hiciv olsun diye değil,hiç unutmam dediğimiz en mutlu an,"an" olarak kalıyor işte..



Öyle bir koşturmaca içinde yaşıyoruz ki,unutuyoruz...ve aslında bu şekilde yaşayabiliyoruz yoksa o büyük kayıpların acısı ilk günkü gibi kalsa mümkün mü nefes alabilmek??

Yakın bir akrabam 26 yaşında,5 yaşında kızı varken kapattı gözlerini hayata,hemde çok acı çok ani ve çok olmadık bir şekilde..annesinin feryadı,senelerce her gün mezarlığa gidişi,yası herkesce malum...
Evlat acısı ...üstüne söylenebilecek birşey yok,Allah evlerden uzak etsin...
Biz unuttuk maalesef,sene-i devriyelerinde hatırlar olduk ya da benzer bir olayla karşılaştığımızda anlatır olduk...

Annesi peki? Tabii ki o bizim gibi değil ama en yoğun yaşayan kişiyken onun acısı da yıllar geçtikçe seyreltildi,ölen oğlundan olan torunun düğününde ağlaması hala aklımda...
 
Hayat bize unutmayı öğretiyor,daha en baştan.... 3 yaşından öncesini hatırlayan var mı? 
Ve yıllar geçtikçe yine unutmaya başlıyoruz,yaşlandıkça,yaşadıkça,ruhumuz acıdıkça.....

11 Şubat 2014 Salı

Soru-cevap (çocuklarımız ve cevabını bulamadığımız sorular)

Anneden gelen soru ;

Merhaba Elif Hanım , 

Oğlum 2,5 yasında , doğduğundan beri sevecen bir çocuktu , yabancılık yapmazdı ,gülücükler sacardı. 


Son 3 -4 aydır istemediği ortamlara girdiğimizde , özellikle ortamda cocuk yoksa cok zorluk yasıyoruz . Gecen gün annemin günü vardı , bir eve gittik kimseyle konuşmadı , hiçbir soruya cevap vermedi , hatta ilk gördüğümüzde gözlerini eliyle kapatıp göğsüme yattı . Eşimin teyzesi ve kızı bize geldiğinde de koltuğun altına saklandı , bir saat sonra alışıp onlarla konuşmaya başladı . 

Ben su anda çalışmıyorum genelde bütün gün evdeyiz . Haftada bir gün anneme bir gün kayınvalideme bir günde dışarı çıkıyoruz . 

Oğlumun böyle yabani davranması beni cok üzüyor . Bu konuyla ilgili neler yapabilirim ? 

Çok teşekkürler 

Yelda 

Uzman Elif Saygın Cevap;


Merhaba Yelda Hanım,

Oğlunuzun utangaç olduğu kanısına varmadan önce, onun ayrılık kaygısının neden olduğu bir dönemden geçiyor olabileceğini göz önünde bulundurun. 


Çınar, etrafındaki yabancılara karşı aniden tepki gösteriyorsa ya da sizi yanında göremeyeceğinden korkuyorsa, muhtemelen ayrılık kaygısı taşıyordur, bu aniden ortaya çıkan bir durumdur ve birçok çocuğun daha hareketli ve bağımsız olmaya başladığı bir zamanda ortaya çıkar.


Ancak bundan farklı bir tablo olduğunu düşünüyorsanız ve Çınar’ın çekingenliğinin belirli bir dönemden daha uzun sürdüğünü hissediyorsanız bir takım tedbirler almanız uygun olabilir.


 İlk olarak  çocuğunuzun içe dönük bir karaktere sahip olma olasılığını her zaman göz önünde bulundurarak, çocuğunuz yanınızdayken onun çekingenliği hakkında diğer insanlarla konuşmamamalı ve işaretleşmemelisiniz. 


Ortamın doğal sürecini onun davranışlarına göre düzenleyerek bu davranışı pekiştirmemelisiniz. 


Ve en önemlisi kendi yaşıtlarıyla bir arada olabileceği ortamlara dahil etmelisiniz. Zorlandığını düşünerek onu grup etkinliklerinden uzak tutmayın. Çınar’ın grupla oynanan oyunlara katılması zaman alabilir, ama bu tür ortamlarda ne kadar çok bulunursa, bir dahaki sefere o kadar rahat hissedecektir. 


Teşekkürler

 

 

Anneden gelen soru ;


Merhaba  

28 aylık kızım var doğduğu günden bu güne kadar uyku problemimiz var şöyle ki
ben yanında olduğum sürece uykumuz devam ediyor benden ayrı uyumuyor ağlıyor kendi odası var odasının kendine ait olduğunu biliyor yatağım var diyor ancak uyumak istemiyor
Çalışan bir anne olarak  sorunu benimde psikolojimi olumsuz etkiliyor
Belirli bir süre daha beraber uyusak  mı? yoksa bir an önce ayırmaya mı çalışmalıyım ilerleyen zamanlarda kendi kendisine odasında uyur mu?
Teşekkürler

Uzman Elif Saygın Cevap ;

 

Merhaba Ayfer Hanım,

Kızınızın kendi yatağında yatması için bir takım düzenlemeler yapılması gerekiyor. İlk olarak onun yatağında birlikte yatarak süreci başlatabilirsiniz.


 Masal anlatarak uykuya dalmasını sağlayabilirsiniz. Daha sonra her ne kadar sizin için zorlayıcı olsa da her uyandığında yanına gidip onu sakinleştirip tekrar uykuya dalmasına yardımcı olmalısınız. Bazen başlangıçta bu süre uzayabilir bu nedenle pes etmemelisiniz. 


Bu süreç de ailelerin kararlı olması çok önemlidir. Eğer bir kez yanınıza gelmesine izin verirseniz kızınız o ihtimali zorlamak için direncinin şiddetini arttıracaktır. Dolayısıyla yatağında yatırmaya karar verdiğinizde  geri adım atmamalısınız. Her uyanıp yanınıza geldiğinde onu yatağına geri götürüp uykuya orda devam etmesini desteklemelisiniz.


 Özellikle sabah kendi yatağında uyanması ‘ben bütün gece burda yattım’ algısını oluşturabilmesi için önemlidir. Ancak hafta sonları sizin yanınıza gelmesiyle ilgili esnek tutumlar sergileyebilirisiniz. Her yatağında yattığı gün için bir ödül tablosu hazırlayarak onu motive edebilirsiniz.


 Bellki kızınız kendi sınırlarını oluşturmakla ilgili sizin tutumlarınıza bağlı bir belirsizlik yaşıyor. Anne babalar olarak çocuklarımızın sınırlarını biz belirlemeliyiz. Unutmayınki çocuklar sınırları sever. 


Teşekkürler

 

 

 

 

Elif Boran Saygın

Uzman Klinik Psikolog

Anlam Psikolojik Danismanlik ve Egitim Merkezi

www.anlam.com.tr

Tel:   0216 348 49 19 pbx

Fax:  0216 348 14 73

Gsm: 0537 241 05 22 

Adres: Bagdat Cad. Egemen Sok. No:22\5 Feneryolu

       



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...


Special design for Ada ve Aras ile Hayat by GeCe