Olaya geçmişi özetleyerek başlayayım efenim;yıl 2002,üniversiteden yeni mezun olmuşuz,genciz güzeliz ,almışız diplomayı,hava 1500,hayat önümüzde ışıl ışıl,gel beni yaşa diyor,ister kariyer yap ister yan gel yat ne dilersen onu yap.ben ve benim canım ciğerim gülom,kariyer yapma hevesiyle ilk adımını atmış bebenin anası babası misali sevinçle iş hayatına adım atmışız,ben aile şirketinde finanstayım,ciğerim gülom,tv sektöründe,haftasonları gezmeler,alışverişler,yemekler,bitmez muhabbetler.
Hayatımın hiç bir evresinde boş oturmayı sevmedim,üniversitedeyken her yaz staj yaptım,çalışmaya başladım,bu kadarı beni kesmez dedim,yüksek lisans yaptım,fransızca kursuna gittim,tenis oynadım,buldum hep birşeyler,en olmadı baktım kar kıyamet,evden çıkamıyorum,aldım şişi elime örgü ördüm.(hep söylüyorum cidden amele ruhluyum,kendimi yormaya bayılıyorum,şimdiki aklım olmasa acaba yerimden kıpırdar mıyım?)
Hiç bir zaman uykuya düşkün bir tip olmadım,hafta sonları bile erken uyanır ve tabiiki kuaföre giderdim,ee alışveriş önemli bir iş,gerekli ihtimam gösterilmeli mantığıyla fönsüz dışarı çıkmadım:))
Tabii bunu yanında,hayatımın 28 yılında mutfağa yemek yemenin dışında uğramadım,18 yaşında çocukluk aşkı olan babamla evlenen annem'in "yaptığın banaysa öğrendiğin kendine"serzenişlerine,allah var yukarda,pek de kulak asmadım.ben eve geldiğimde yemek hazır,çayım sıcak,kıyafetlerim ütülü ve düzenli oldu hep( bu arada bebelere kadar tam bir düzen tutkunu beni ve evimi görün valalhi belediyeye haber verirsiniz,bir el etsınlar diye:))
Bir kaç arkadaşım çalışmıyor o dönemde hafta sonu ne zaman bir araya gelsek sürekli ne kadar meşgul olduklarından,bir günün kendilerine yetmediğinden dem vuruyorlar,"e napıosun peki bütün bir gün?"diyorum
"Mesela dün maniküre gittim,bir önceki gün annemi doktora götürdüm,ondan önceki günde spora"diye uzatıyor da arkadaşım benim aklım basmıyor yani manikür,ort.45 dakikalık bir eylem,nasıl oluyorda kızın bir gününü alıyor diye?
Hatta tamda o dönem gülse birsel " ev beni yuttu"diye bir yazı yazmıştı tamda bu konu üzerine baya bir güzel bir yazıydı,google layın bi zahmet:)
Yani çalışan bir kadının,hafta sonu yada iş çıkışı yaptığı işler teferruatken,çalışmayan bir kadın için ciddi külfet yada mesai isteyen işler haline gelebiliyordu
Derken derken bir gün nişanladım 2008 de ve 4 aylık kısa nişanlılık sürecinde sadece hafta sonları veya iş çıkışı hallettim tüm şu ev ve evlilik ile ilgili işleri güçleri,organizasyon,ev alışverişi ( bu konuda şunu belirtiyim mutfağımın tüm alışverişini anneme burakmıştım iyiki öyle yapmışım yoksa çıkamazdım bu işin içinden) vs vs.
Düğünümden bir gün önce bile çalıştım,öyle sever-d-im çalışmayı,balayından koşa kışa işe gittim misal yanlış anlaşılmasın tatil iyi hoşta bana göre en güzel tatil 3 gün olandır fazlası sıkar,bayar beni.
Buraya kadar herşey tamam,sen rahatsızsan,rahat sana batıyorsa banane demeyin bi okun bak sonunda nasıl tükürdüğümü yaladım.
Ben evde oturamam,otursam da duramam,öyle bir maniküre gidip günümü boş atlatamam,çalışmam lazım yoksa ben ben olamam derken ada doğdu, ve ben durdum,evde kaldım sayın annem,önceleri sıkılmadım zaten kucağımda viyak viyak bir bebe,ben desen lohusayım,kafam bir dünya,adımı unutmaktayım,bir karambolde geçti günler,( esra erol seyrettim uzun süre bayıla bayıla hemde:))
sonra sonra yavaştan bastılar bana,adayı da aldım çıktım dışarı ama çalışmak hep aklımda,ada büyüyecek,ek gıdaya geçecek,bende özlediğim koltuğuma bilgisayarıma koşucam diye hayaller kurarken,tatatataaaaammmm aras efendi geldi hayatımıza,iyiki gelmiş arızam:)), ve işte tam bu noktada EV BENİ YUTTU sayın annem:)
İlk bir sene zaten hep evdeydim,ne alışverişe gittim,ne tek başıma sokağa çıktım,ya koca kişisiyle yada biraderlerle maaile çıktık dışarı (sağolsunlar onlar olmasa 2bebe kriziyle dışarıda yemek yemek bile imkansızdı) fakat zamanla şunu hissettim ki dışarı çıkma şansım olsa da (maximum 1saat) çıkmıyorum ,çıkamıyorum!!
Aman şimdi kim giyinecek,kim çıkacak diyerek üşeniyorum,zaten çıksam da hemen arıyorlar,aras ağladı diye çağırıyorlar diyerek kendimce nedenlerim var ve çıkmak istemiyorum.
O eskiden alışverişe giderken bile fön çektiren kızın yerinde yeller esiyor,dersin ki isaura bende vücut bulmuş ev temizliyor,yemekler pişiriyor,taşırıyor.
Yıllarca uykuyla arama hiç olmamışken şimdi uyku ile kavuşamayan sevgililer gibiyiz,o bana koşuyor ben ona fakat araya 2 bebem giriyor:)
Oradan oraya koşturan,şunuda yapayım bunu da diyen sado gitmiş yerine,şurda biraz otursam da boş duvarlara baksam diyen bir zavallı ana konuşlanmış.hele dışarı çıkmak nasıl zor nasıl meşakkatli bir uğraşmış.
Velev ki çıktım dimi dışarı,bu sefer de o iş bir gözümde büyüyor bir büyüyor dersin ki atomu parçaladım,o denli önemli bir iş yaptım,insanlığı kurtarmışım gibi ballandıra ballandıra anlatıyorum.
Misal "bugün çocukları doktora götürdüm sonrada adaya aldığım pantolon dar geldi onu değiştirdim ,ama ne trafik vardı çok yoruldum,tüm gün koşturdum,mahvoldum""
Anaaaamm o da ne,işte yıllar evvel yok artık diye güldüğüm o kız vardı ya, şimdi benden onun gibi oldum.bir gününü maniküre vakfeden,sonrada bunun ne kadar önemli ve zor bir iş olduğunu anlatan o ev kadınıyım artık vayy anam vayy ben nooldum??
Bir gün boyunca sadece çocuklara yemek pişirmek,evden çıkmadan vakit geçirmek bana 1sene boyunca hiç koymazken,bu garüp kısır döngünün,karambol içindeyken meğer beni ev baya bir yormuş.abartmıyorum,uyumadım hiç,emzirmiyor olsam canım yemek yemek bile istemezdi.
Buraya kadar iyi hoş,ne edersem kendime ederim,oturdum bunaldım,tamam ama evde oturdukça ben ben olmaktan çıktım,daha yorgun,keyifsiz,tahammülsüz biri haline geldim,böyle olunca haliyle annelerinin bu hali bebeleri de direkt etkiliyor.anne keyifsiz olunca ve herşeye karşı tahammülü azalınca çocuğunda tadı kaçıyor.
Bunun sebebi basit tabii,hepimizin anne olmadan önce kendine göre alıştığı bir sosyal hayat varken,anne olunca (en azından benim gibiler adına konuşuyorum) balon birden patlıyor,birden bire asosyal oluyorsun,uyumuyorsun,yemek yemiyorsun,telefonda konuşmak bile bir lüks(annem elimden telefon düşmediğini iddia etse de:))ve hatt banyo yapmak,nasıl bir lükstü benim için ilk 1 sene inanamazsınız.zaman içinde tüm neşen keyfin kaçıyor ve bir noktadan sonra bir bakıyorsun bu çocuğuna bile sirayet etmiş.insanoğlu bu,sabrı bir yere kadar,çocuklarına kıyamassan başkalarına sirayet ettiriyorsun yorgunluğunu,biri bir şey söylüyor mesela,"ne gereksiz bi konuşma"diyorsun çünkü senin anne olarak o kadar çok sorumluluğun,düşünmen gereken o kadar çok şey var ki,başkalarının anlattığı sıkıntılar,günlük koşturmacası sana o an için boş gelebiliyor.
Ne boş şeylere takılıyor diye düşünmekten kendimi alamıyordum ki,şunu anladım başkaları içinde benim bu kadar yorulduğum ,üstüne titrediğim annelik müessesi "boş!"yani evet kutsal bir durum,önemli falan filan da deniliyor ki,anne değil misin yapacaksın,ilk anne olan sen misin?,ilk yorulan,ilk uykusuz kalan sen misin ki büyütüyorsun?? Herkes bir şekilde büyümüş işte,ne kadar abartıyorsun!!
Hiçbirimizin niyeti başkalarına kendini ispatlamak,"bak ben ne kadar iyi anneyim"çocuğumu bilmem nerden aldığım bilmem ne unuyla besliyorum"demek değil,hepimiz evlatlarımız iyi beslensin,sağlıklı olsunlar diye uğraşıyoruz,yanlarında ne konuşacağımıza,nasıl hitap edeceğimize dikkat etmeye çalışıyoruz,uyku saatleri düzenli olsun,sosyal çevreleri olsun,spor yapsınlar,okula gitsinler yani keyifli aktiviteleri olsun diye çabalıyoruz,fakat bunları yapabilmek,yetişebilmek,rutin sorumluluklar birde üstüne çocuğun kendi sıkıntı ve kaprisleriyle uğraşmak insana bazen sesli bazen sessiz,bazende başkasına yönelttiğimiz öfkeyle "yeter!!"diye isyan ettiriyor.ben henüz tam olarak başardım diyemem ama şunu farkettim ki insan kendini mutlu edecek birşeyler de yapmassa olmuyor,bu devran dönmüyor.
ahkam kesmek için söylemiyorum,yanlış anlaşılmasın ama eğer mümkünse tabii,anne mutlu olacakki çocuğu mutlu olsun,diğer hiç kimse çocuğu ve psikolojisini,bence, bu kadar direkt yolla etkilemiyor.
Annelik şahane bir duygu,insanın kendi canından,kanından bir varlığa sonsuz kere emek verme isteği,hayatından feragat etme durumu,maddi-manevi elinde ne varsa,bir an kendini düşünmeden,evladın için herşeyi önüne serme gerçeği evet bunların hepsi,hepimiz için geçerli.fakat bir gerçekte şu ki;bizde faniyiz,yani yoruluyoruz,ne kadar herşeye yetişmek istesek de sınırlı bizinde enerjimiz.annelik süper kahramanlık durumu değil yani.
Bir noktadan sonra,uykusuzluk,yorgunluk,sürekli koşuşturma hali, çalışırken en azından haftasonu dinlenmeye,kendine zaman ayırmaya alışmış ,biz yeni nesil anneleri ister istemez(bazen kabul etmek istemesek de)zorluyor,gergin ve tahammülsüz hale getiriyor,sorumluluk büyük bir de,bir can,bir hayat teslim edilmiş yaradan tarafından ellerimize.
Böyle düşüne düşüne;
şimdi şimdi ufak tefek şeyleri bahane edip dışarı çıkıyorum(mutlaka yanımda min. 1max. 2 adet bebe ile) ve her dışarı çıkışımda,1saat bile olsa,nefes aldığımı hissediyorum,arkadaşlarıma ziplenmiş çay kahve sohbetleri yapsakda-malum hepimiz bebeliyiz,biri otursa öbürü kalkıyor ayağa-inanılmaz iyi geliyor bu bünyeye.
Kimbilir belki bir gün yeniden çalışmaya başlarım ki bu bence kendim için. yapacağım en büyük adım olur-çok çok istiyorum gerçekten çocuklar biraz olsun daha büyüyünce.
Gülo ya ne oldu derseniz;çocukta yaptı kariyerde:)) herkesi ev yutmuyor buradan anlaşılan:))
Benden tüm yeni annelere,anne olacaklara tavsiye;ne yapın edin ama evde benim kadar çok oturmayın,cidden bu ev denen mel-un içinde insanı yutuyor.bir dönemim oldu ki-cem yılmaz esprisi vardır ya-ben burdaydım bu evi üstüme inşaa ettiler diyordum inanın.
Kariyer,derseniz ben şu ara pause tuşuna bastım o konuda,böyle bir şansım vardı benim ama çalışamk isteyen,çalışan anneleri bir sonraki postta mutlaka yazıcam ve umarım ilerde bende çalışan annelere kervanına katılıcam.
Tabii bu çok farklı ve derin bir konu olduğundan,ben önerilerimi sunayım önce;
Günde 1saat akşam olur,öğlen olur,bebeniz uyuyunca(hemen sende yat diyenlerden değilim,ben öyle yapmadım çünkü)dışarı çıkamıyorsanız eğer size keyif veren ne varsa evde onu yapın,yemek yapmak iyi gelir kimine,kimisi televizyona bakarak kafa boşaltır,sen ne yaptın derseniz,ben bulduğum her fırsatta,ya banyo yaptım(inanın acayüp bir lükstü benim için) yada boş boş işler yaptımama şu var ortada bebeler yokken abuk bile olsa boş işler bile kafamı dağıtıyordu benim.
Velhasıl-ı kelam;Çıkın annem çıkın her fırsatta çıkın ,parka götürün bebeyi,markete gidin ama gidin yani hatta mümkünse 1-2 saat güvenebilceğiniz birilerine yavrunuzu emanet edin, yürüyüş yapın,bi yerde oturun bir çay için,öyle dışarıdaki kalabalığa bakın,dalın,evinizi yavrunuzu özleyip tekrar kavuşun inşallahh;))
Ve de asla benim gibi büyük konuşmayın,atmayın,tutmayın,yıllar sonra bile insanın karşısına çıkıyor bu lakırdılar diyor,aman tek derdimiz bu olsun diyerek ekliyor,hepinizi ve de yawrularınızı öpüyorum:))